Japon Gazeteci İshii Takaaki, ülkesindeki terör örgütü pkk uzantısı göçmenlerin eylemlerine ve hükümetin tavrına ilişkin dün bir paylaşımda bulundu.
Japon Gazeteci Takaaki, mesajında şunları söyledi:
Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Japon dostlarımıza. 8 Mayıs'ta Japon Meclisi'nde PKK meselesi ele alındı.
Japonya'da yaşayan Kürtlerin Newroz bayramında PKK'yı övdüğü, PKK bayrakları salladığı ve askeri şarkılar söylediği ortaya çıktı. 
Japon hükümeti PKK'nın varlıklarını donduran yasayı onayladı. 
Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa da PKK'nın izlenmesi gerektiğini belirtti. 
Türkiye-Japonya iş birliğiyle PKK'nın faaliyetlerini durduralım.
Japonya'da yaşayan Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti'ne veya Türklere hakaret ederken 'Biz Türküz' diyorlar. 
Suç işlediklerinde, tacize uğradıklarında “Biz Türküz” diyorlar. 
Onları utanç verici, yalancı insanlar olarak görüyorum. 
Onların budalalıkları Japonya ile Türkiye arasındaki dostluğu yok edecektir.
*** 
Cem Yılmaz’ın köşe taşı filmlerinden G.O.R.A.’da Arif, Zeytinburnu çocuğu Mehmet’e ne diyordu: 
“Seni seçtim çünkü sen farklısın, Japon’sun bir kere akıllı adamsın. Güçlerimizi birleştirirsek…”
Japonya’nın fark ettiğini Avrupa, halen görmezden geliyor.
Bir gün kendilerini de yakacak bu ateşi maşayla tuttuğunu sanan ülkeler, bir bir gerçekle yüzleşiyor, yüzleşecek.
Kandil’i finanse eden içerideki ve dışarıdaki tüm kaynakları kurutmak gerek.
Bu da yetmez. Özellikle uluslararası arenada Türk imajının korunması da şarttır.
Japon gazetecinin bahsettiğini 2005’li yıllarda ben de Rusya’da müşahede etmiştim.
Türk pasaportu ile söz konusu ülkeye giden, pkk sempatizanları her türlü illegal işin içinde vardı.
Uyuşturucu, kumar, fuhuş, rüşvet, hırsızlık, tehdit, dolandırıcılık ve akla gelebilecek ne kadar pis iş varsa Türk pasaportu taşıyan pkk sempatizanlarınca yapılıyordu.
Öyle ki orada 20 günlük süre zarfında edindiğim arkadaşlarım bana şu soruyu sormuştu: ‘Siz mi Türk’sünüz yoksa bunlar mı?’
‘Bunlar’ dedikleri malum tayfa: Rus kadınlarını dövüyor. Rus polisi ve gümrüğünü rüşvetle kontrol ediyor. Uyuşturucu satıyor. Rus şirketlerini dolandırıyor…
Bu hain grubu, dışarıda yalnızca Türk’ün imajına değil aynı zamanda siyasi ve ticari etkinliğini de olumsuz etki etmek için elinden geleni ardına koymuyor. 
Bulundukları ülkelerle ticaret yapan veya yapacak firmaların önünü kesmek için her yolu deniyor.
Ve tüm bunları Türk pasaportu ile yapıyor.
Düşünün ki eline pasaport verip yurtdışına gitmesine izin verdiğimiz ya da orada doğup buradan pasaport alan adamları kalkıp ‘terör ile bağlantılı’ diye gittikleri ülkelere şikâyet ediyoruz.
Haliyle adamlar da ne dediğimizi anlamıyor!
Böyle bir politika olabilir mi?
Terörle iltisakı varsa pasaport verme! Hatta direk vatandaşlıktan çıkar. Ne duruyorsun!
*** 
Japonların gördüğünü, Avrupa göremiyor dedik ama geldiğimiz noktada anlaşılıyor ki Japon’un gördüğünü Türkiye de göremiyor.
Japon halkı ülkesinde ‘kültür kurumu’ adı altında faaliyet yürüten terör örgüt sempatizanlarına karşı protesto mitingleri gerçekleştiriyor.
Türkiye’de ise terörist başının posterini ve terör örgütünün paçavralarını asan bir spor kulübüne ülkenin en büyük ilinin belediye başkanı hem ekonomik hem de politik destek veriyor.
Japonya’daki terör uzantıları bir dernek adı altında düzenledikleri eylemlerde Japonlara ‘Tımarhaneye gidin’ ve ‘Japonlara ölüm’ şeklinde sloganlarla hakaret ediyor ve tehditler savuruyor. 
Japonlar bunu görüyor, içimizdeki İrlandalılar ise kafalarında kurdukları sözde demokrasi yumuşaklığıyla teröre her türlü özgürlük alanını açıyor.
Öyle ki aynı belediyenin salonlarında bebek katiline sayın deniliyor. Suriye’deki terör uzantılarına methiyeler diziliyor. Yine terör propagandasına hizmet eden sivil görünümlü yapılara eni konu destek veriliyor.
Ne diyelim! Bu ülkedeki özgürlük hiçbir yerde yok!
Türk-Japon dostluğuna saygıyla…