Seçimlere 5 gün kaldı.

Cumhur İttifakı, sahayı kuşatmış adeta harıl harıl çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara’da, İstanbul’da en son da Tokat’ta yüz binlerle buluşuyor.

Birileri çıkmış ‘mitinglerde o eski kalabalıklar yok’ diyor!

İnsanoğlu ne garip!

Yahu sen hele Sayın Erdoğan’ın topladığının 10 da 1’i kadar kalabalığı bir araya getir de ondan sonra konuş… Ama nerede!

Bir de bu kafa kalkmış, YRP’nin Şanlıurfa’da taşıma suyla dönen mitinginden politik tatmin arıyor.

Yok! ‘YRP öyle yükseliyor’, ‘YRP böyle parlıyor’ diye atıp tutuyorlar. İstanbul mitinginde gördük yükselenin ne olduğunu!

Bu balonunuz da sönecek! Deva, Gelecek gibi…

Düne kadar ‘moron’ yakıştırmaları yaptıkları adama bugün ‘zeki, akıllı, stratejist’ diyorlar…

14 Mayıs öncesinde bu adama A. Oktarcı diyordunuz ne oldu?

Türkiye ne çektiyse bu kendi başına bir şeyi başarabilme becerisinden yoksun muhalif kafadan çekti.

Onlar tek başına ayakta kalamaz çetecilik, rantçılık, menfaat ve pusu birlikteliği ile dümeni yürütür.

İstanbul’da yaptıkları gibi!

31 Mart’ın en önemli sonucu İstanbul’da ortaya çıkacaktır. Cumhur İttifakı’nın adayı Murat Kurum, kadim başkentimizi, İngiliz sefirlerinin elinden geri alacaktır.

İstanbul’un geri alınması, ülkenin normalleşmesi demektir.

İstanbul’un geri alınması, ekonomimizin hızla toparlanmasını sağlayacaktır.

İstanbul geri alınmazsa bölücü terör örgütü pkk’nın sivil uzantıları belediye kaynaklarından beslenmeye devam edecek.

İBB salonlarında bebek katiline ‘Sayın’ denilme rezaleti sürecektir.

İstanbullu, belediye imkân ve kaynaklarının Kandil’in terör propagandasına akmasına dur demek zorunda!

Elbette sadece İstanbul değil Başkentimiz Ankara da 5 yılda hiçbir hizmet üretmeyen belediyecilikten kurtarılmalı.

14 ve 28 Mayıs’tan sonra maskeleri düşen güdüklerin eline düdük verip gönderme zamanı geldi de geçiyor bile…

Hatırlayınız genel seçimlerden sonra neler oldu neler bitti!

‘Ülkeyi, bunlardan Allah korumuş!’ demedik mi?

O günleri çok çabuk unuttuk herhalde!

Kirli pazarlıklar ifşa olduğunda, birbirlerini boğazladıklarında, lidersiz kaldıklarında, darmaduman olduklarında…

31 Mart’tan sonra da yaşanacakları görünce yine aynısını söyleyeceğiz, emin olun!

O yüzden şimdiden hep birlikte ‘Allah korusun!’ diyelim.

Saygıyla…