Kütahya’da bir süredir meydana gelen depremlere dün bir yenisi eklendi.
Öğle saatlerinde Simav’da kendini hatırlatan 5,4 büyüklüğündeki deprem, Bursa’nın da içerisinde olduğu büyük bir dairede hissedildi.
Özellikle yüksek katlı yapılarda ikamet edenler, depremi tüm korkutuculuğuyla deneyimledi!
İnsanın doğa karşısındaki çaresizliğini ortaya koyan gerçekliğiyle deprem bir kez daha bizleri uyardı…
Fakat bizler, sonuçlarına katlanmaktan imtina edeceğimiz bir boş vermişlik içindeyiz.
Yeni ya da eski fark etmez yapılarımızın deprem karşısındaki kırılganlığını 6 Şubat’ta en acı neticeleriyle tecrübe ettik.
Buna rağmen bölgemizde meydana gelen depremlerin ardından yetkililerimizin tek yapabildiği sosyal medyada ‘geçmiş olsun’ mesajı yayınlamak!
Ancak gökyüzü gibi yerkabuğu da bizi sürekli ikaz ediyor. ‘Hazırlanın’ diyor ama biz, laf salatası üretmekten öteye geçemiyoruz.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ‘Yarısı Bizden’ kampanyası ile İstanbul’u dirençli kılmayı teşvik ediyor.
Peki, Bursa?
Mezkûr kampanya başladığından bu yana Bursa’da tüm ilgili aktörler ‘Bursa da bu kapsama alınmalı’ şeklinde çağrılar yapılıyor fakat ya ses bakanlığa ulaşmıyor ya da Başkent’te bir işitme kaybı yaşanıyor…
Hani Bursa’da bir ‘kentsel dönüşüm komisyonu’ kurulacaktı! Ne oldu o komisyona?
Depremin tüm popülerleri uyarıyor: Bursa, İstanbul’dan daha riskli!
‘Gemlikliler yüzme biliyor mu?’ diye soruyorlar!
Bu halde, sadece Ankara değil Bursa da seyirci!
Merkez’den bir talep gündeme geldiğinde kent kamuoyunun klasik ezberi, ‘Ankara’da Bursa’nın lobisi yok!’ ifadesidir.
İyi de Bursa’nın Bursa’da bir lobisi var mı?
Bakıyoruz!
Bursa’da da Bursa’nın menfaatlerini önceleyen bir lobi yok!
Bursa’da birtakım lobiler var fakat onların önceliği kendi menfaatleri ve en temel eylemleri menfaatlerine hizmet edecek makamları işgal etmek!
İşte Büyükşehir Belediyesi’nin hali ortada…
Neredeyse 2 yıl oldu ve başkanlık koltuğuna oturan Mustafa Bozbey, kenti dirençli kılmak adına halen somut bir adım atamadı.
Seçimden önce türlü türlü vaatlerde bulunan Bozbey’in 5G’si şöyleydi: ‘Gelişen, Güçlenen, Güvenli, Geçinen ve Gülümseyen Bursa!’
Gelin birlikte soralım:
Bozbey idaresinde Bursa’da gelişen ne oldu?
Akrabalığın, sahte diplomaların ve siyasi yakınlığın liyakat sayılarak meşruiyet kazanması dışında…
Bozbey ile Bursa’da güçlenen ne oldu?
Siyaset, medya ve yargı arasında daha sıkı bir örüntüye kavuşan rantsal bölüşüm ağı haricinde!
Bozbey’in Bursa’da güvenli kılabildiği nedir?
Açıklayamadığı mal varlığından gayri…
Bozbey yönetiminde geçinen kim oldu?
Büyükşehir’den ‘yeterince düşkün değilsiniz’ diyerek 2 bin liralık destek başvurusu ret yiyen emekliler herhalde!
Bozbey Bursa’sında gülümseyen kim?
Leydi Bozbey’in asabi köpeğinin katıldığı toplantılarda esprilere eşlik ettiğini görenler var…
Bozbey’in kendisi için de sürpriz olan bu göre hazır olmadığı ve yetkin bir kadrosunun bulunmadığı kentte gözlenen yönetim kriz ve kaosu ile ortada!
Kentsel dönüşümün fiili gerçeklik kazandığı Yıldırım dışında çalışan bir belediye var mı?
Peki, belediyeler ve başkanları festival ve şenliklerle meşgulken toplum ne yapıyor?
Sistem ve çarkları böylesi tıkanmışken toplumu eleştiri oklarından azade kılamayız.
Bursa’da yaşayan her bir vatandaşın kentimizin depremselliğini biliyor olması ve yaşamını bu hakikate göre tasarlaması gerekiyor.
Fakat görüyoruz ki tıpkı sistem gibi toplum da atalet içerisinde!
Uyuşuk bir uyumculuk ve kamusal kaynağı konforuna araç kılma pratikleri, toplumun tüm katmanlarına sirayet etmiş.
Cebinden para çıkmadan eski ve riskli evini yenileme fikri, kentin ortak rantını kişisel çıkarına kullanma defosuna rağmen haklı ve meşru sayılır olmuş!
Bunca hakkın yenildiği yerde bilimsel düşünce eziklik ve acziyet içine düşürülmüşken teolojik bir bağlamdan başka hangi limana sürüklenebiliriz ki: İlahi adalet elbet tecelli eder!
Yerkabuğu da gökyüzü de bizi uyarıyor!
Aylardır yağmurun uğramadığı Bursa’da susuzluk kapıda aynı şekilde deprem de!
Bursa’da 99 öncesine ait inşa sayısı 250 bin dolaylarında…
Bırakınız eskileri!
Nilüfer, zemin etüdü dahi yapılmamış ruhsatsız kulelerle dolu!
Öte yandan Bursa’da olası deprem sonrası toplanma alanlarının yüzde 50’si halen işaretlenmemiş, herhalde nasılsa toplanacak insan kalmayacak diye düşünüldüğünden!
Manzara böyleyken topyekûn, kurtarıcı bekleme alışkanlığımızı bir kenara bırakıp harekete geçmek zorundayız!
Yoksa neden olduğumuz enkazı en net dikiz aynasından görebileceğiz!
Bursalılara saygıyla…