Ebeveynler için, çocuklarının yuvadan ayrılmaları, hayata atılmaları gurur verici olmakla birlikte, ebeveynleri hüzünlü bir duygu durumuna ya da depresif bir ruh haline sokabilmektedir. Boş yuva sendromu, çocukların evden ayrıldığı dönemde ebeveynlerin yaşadığı duygusal durumu tanımlayan bir kavramdır.
***
Çocukların genellikle üniversiteye gitmesi, evlenmesi veya kendi evlerine taşınması gibi önemli yaşam değişikliklerle birlikte, ebeveynler içinde yeni bir uyum süreci başlamaktadır. Ebeveynler, çocuklarından ayrıldıklarında derin bir boşluk hissi, yalnızlık, hüzün, bazen güçlü bir üzüntü ya da acı duygusu ve belirsizlik duygusu yaşayabilirler.
***
Boş yuva sendromu, çocukların evden ayrılmasının ardından ortaya çıkan bir dizi duygu durumunu içerir. Ebeveynler, çocuklarının evi terk etmesiyle birlikte boşluğa düşebilirler. Bu boşluk duygusu, birçok ebeveynin yaşadığı ancak pek ifade edilmeyen duyguları içinde barındırır.
***
Boşluğun farkına varmak, duygusal olarak bu sürece hazırlıklı olmayı sağlayabilir. Boş yuva sendromu, her ebeveynde farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bazı yaygın belirtiler arasında depresyon, endişe, anlam kaybı ve boşluk hissi bulunur. Ebeveynler, çocuklarıyla geçirdikleri günlük etkileşimlerin eksikliği nedeniyle duygusal bir boşluğa düşebilirler.
***
Boş yuva sendromunun belirtileri, ebeveynlerin yaşamında önemli bir dönüm noktası olan çocukların, evden ayrılmasının ardından meydana gelen duygusal ve psikolojik değişikliklerdir. Belirtiler arasında en sık görülenler, derin bir yalnızlık hissi, amaçsızlık, hüzün ve melankoli olarak sıralanabilir.
***
Ebeveynler, evin daha sessiz hale gelmesi, çocukların günlük hayatlarındaki varlıklarının eksikliği ve birlikte geçirilen kaliteli zamanların özlemi gibi duygusal durumlarla karşı karşıya kalır. Duygusal değişimler, ebeveynlerin çocuklarıyla kurdukları derin bağın bir yansıması olduğu için onların yokluğunda hayatı yeniden yapılandırma zorunluluğunu ortaya koyar.