24 saatlik bir ihmal, “Bombacı Mülayim” usulü müdahale ile son buldu... Nasıl mı?
Antalya’nın en işlek caddelerinden birinde, Muratpaşa Tekelioğlu Caddesi’nde bir otobüs durağının arkasına bırakılan valiz, bölge halkının gündelik akışını altüst etti. Şüpheli valiz, geçtiğimiz pazar günü saat 11.57’de ihbar edildi, vatandaşlar polisi aradı. Saatler geçti, akşam oldu ve sonunda güneş yüzünü gösterdi. Yaklaşık 24 saat boyunca ne gelen oldu ne de giden…
***
Kentin kalbinde, yüzlerce insanın önünden geçtiği bir noktada, valiz öylece durdu. Esnaf, dükkanının önünde tedirgin oturdu, yolcular durağı kullanmaktan çekindi. Çevredekiler, “Ya patlarsa?” sorusunu kendi kendine sormaktan yoruldu. İhbarın ardından geçen 24 saatin sonunda yapılan ikinci aramanın ardından nihayet devriye ekipleri göründü.

***
Buraya kadar her şey, geç de olsa işliyor gibi görünüyordu. Fakat yapılan müdahale, asıl tartışmayı büyüttü. Çünkü polisler, herhangi bir güvenlik önlemi almadan doğrudan valize yaklaştı ve çantaya dokundu. Çevredeki insanlar uzaklaştırılmadı, cadde trafiğe kapatılmadı, bomba imha uzmanları çağrılmadı. Hem mevzuata hem de polis teşkilatının kendi iç talimatlarına aykırı işlem yapıldı.
***
Normal prosedür şudur; şüpheli paket görüldüğünde ilk ekip çevreyi güvenlik çemberine alır, vatandaşı uzaklaştırır, trafik akışını durdurur ya da yönlendirir. Pakete dokunmaz, açmaya kalkışmaz. O iş yalnızca bomba imha ekiplerinin görevidir. Çünkü patlayıcı olasılığı düşük bile olsa, risk sıfırlanmadığı sürece o valize yaklaşmak hem polisin hem vatandaşın hayatını tehlikeye atar.

***
24 saatlik gecikme ve yanlış müdahale, hukuken de tartışmalı. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 158. maddesi her ihbarın derhal değerlendirilmesini zorunlu kılar. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, kamu güvenliğini koruma yükümlülüğünü açıkça ortaya koyar. TCK’nın 257. maddesi ise kamu görevlilerinin görevlerini savsaklamaları halinde doğacak sorumluluğu tanımlar.
***
Ayrıca olası bir patlama yaşansaydı, sadece disiplin değil, taksirle ölüme veya yaralanmaya sebep olma suçları da gündeme gelebilirdi. Böyle bir manzarada devlet, vatandaşın uğradığı zarardan da doğrudan sorumlu olurdu.

***
Bugün bir valizden çıkan şey belki polisin ifadesiyle “kokmuş elbiseler” olabilir. 24 saatlik gecikme ve ardından uygulanan gelişigüzel müdahale… Bu iki kare yan yana geldiğinde ortaya çıkan resim, Türkiye’de güvenlik kültürünün hala ciddi bir sınavdan geçemediğini gösteriyor.
***
Vatandaşın gözü önünde yaşanan bu sahne, “Polis de bunu yaparsa” yorumlarına neden oldu. Bir patlama yaşanmadığı için şanslıyız belki. Ama şansa bırakılan her olay, yarının daha büyük acılarının habercisi olabilir.
***
Esnafın, yolcunun, hatta sıradan bir insanın hissettiği korku, küçümsenecek bir şey değil. Çünkü güvenlik, yalnızca tehlikenin ortadan kaldırılması değil, aynı zamanda insanların kendini güvende hissetmesiyle ölçülür.
KUTU
GÜLER MİSİN AĞLAR MISIN?
Polisler birbirine bakıp “iş tamam” der gibi başını sallarken, bir valiz 24 saat boyunca vatandaşın sabrını ve devletin refleksini test etmiş oldu. Bir valiz, herkesin hayatına dokunan bir gözlemci oldu. Güler misin, ağlar mısın…