Kendimi ifşalıyorum!

2023 yılının 7’nci ayının 4’üncü günüydü.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden ‘2304681558’ numaralı bir ‘istek’ ilettim.

Aynen aktarıyorum:

“Ülkesi ve milleti için dertlenmeyi ödev addeden bir vatandaş olarak, bize tanınan bu hayal kurma ve paylaşma fırsatı için teşekkür ediyorum.

Sahip olduğumuz köklü medeniyet birikimimizin, içinde bulunduğumuz çağın tahrip gücü yüksek unsurlarınca saldırı altında olduğunu düşünüyorum.

Özellikle kültür emperyalizminin, toplumumuzun kadim ananeleri ve akidelerinde neden olduğu erozyon ile mücadele edilmesi gerektiğine inanıyorum.

Bu bağlamda toplumun feraset ve irfanının, her daim hakikatten yana bir davranış formuna erişmesi için bir kültür uyanışına ihtiyacımız olduğu açıktır.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son 21 yılda ortaya koyduğu devrimci karakter, bu alanda da kendini göstermelidir.

Özellikle yerelden ulusala düşünce ikliminin gelişimi için bir 'fikir ve kanaat ekosistemi' inşa edilmelidir. Bu ekosistem, yalnızca teolojik alanla sınırlı kalmamalıdır.

Bu ekosistemin kurulabilmesi için toplumun okuma alışkanlığının geliştirilmesine yatırım yapılmalıdır ki bu aynı zamanda insana yapılan da bir yatırım olacaktır.

Bu ekosistem; 'Şenlik', 'Festival', 'Yarışma' veya eğlence yönüyle değil değer ve gelenek ikliminde sürdürülmelidir.

Topluma ayna tutacak, bir karşılaşma, bir yüzleşme veya bir başka deyişle bir tanışmaya imkân tanınmalıdır.

Türkiye Yüzyılı, ancak ve ancak güçlü bir toplumla var olabilir. Güçlü toplumun şifresi ise kavrayış ve anlayışın yüksek olmasıdır.

Dününe yabancı, bugüne seyirci kalan toplumlar, yarını anlayamaz ve inşa edemez.

Büyükşehirler başta olmak üzere Anadolu'nun her köşesinde insanımızı materyalizmin vahşi pençelerinden kurtarmak adına şiirin, düşüncenin, hikâyelerin, destanların konuşulduğu, kültür ve sanatın popüler olana indirgenmediği bir sistemler bütünü kurmalıyız.

Böyle bir ekosistem kurmanın gerektirdiği irade var. Sabır ve saygı gösterildiğinde bu ekosistem, bizi geleceğe taşıyacak sosyal hazineler doğuracaktır.

Saygılarımla...”

Bu isteğime CİMER, şu yanıtı verdi:

“Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine yapmış olduğunuz başvurunuz incelenmiştir. Başvurunuzda yer alan görüş ve öneriler tarafımızca kayıt altına alınmış olup, ilgili birimlere gerekli bilgilendirmeler yapılacaktır.

Saygılarımızı sunarız.”

***

Aradan uzun zaman geçti. Bursa’da ‘düşünce’ veya ‘fikir’ adına elle tutulur bir adım atılmadı. Gündelik telaşların taarruzuna terk edilmiş bir toplum…

Ta ki geçen aya kadar!

Yıldırım Belediyesi, ‘Bursa Düşünce Okulu’ adlı bir proje başlattı.

Bursa’da bir düşünce-fikir-edebiyat iklimi oluşturulmasına dair hem resmi makamlardan talepte bulunmuş hem de yazılarında sürekli bunu dile getirmiş biri olarak projeyi sevinçle karşıladım.

Hemen incelemeye başladım. Kurulan kadroyu eleştirel bağlamda ele almak mümkün olsa da ben fikre odaklandım.

Proje tamamen ücretsiz. Diploma veya sertifika verilmeyecek. İş ya da ekonomik kazanç vaat etmiyor. Tek çıktısı ‘düşünce’ olacak. Yani müthiş! Kurul başvuruları değerlendirecek, mülakata çağıracak ve seçilenler 1 yıl boyunca her hafta sonu Alev Alatlı Şehir Düşünce ve Sanat Merkezi’nde ‘düşünce’ ikliminde haşrolacak…

Bırakın kadroya katılımcı olarak davet edilmeyi, bir öğrenci gibi fikri beslenmeye ve fikri çatışmaya icabet etmek için hemen başvurdum.

Mülakata bile çağırmadılar! Güler misin? Ağlar mısın?

***

Cumartesi günü Alev Alatlı Şehir Düşünce ve Sanat Merkezi’nin açılışına katıldım.

Güneşli bir Bursa gününde açılışa yoğun ilgi vardı.

Son birkaç günü Bursa’da geçiren ve bu yönüyle Bursa ilgisi dikkat çeken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş oradaydı.

AK Parti Genel Başkan Vekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala da gelmişti, Bursa Valisi Erol Ayyıldız da…

Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın ev sahipliğindeki programda protokol sırası hayli uzundu…

Bursa’nın AK Partili vekilleri Emine Yavuz Gözgeç, Refik Özen, Ayhan Salman, Ahmet Kılıç yerlerini almıştı.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay da oradaydı Bursa Emniyet Müdürü Kadir Gökçe ve Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar da…

Yıldırım Kaymakamı Metin Esen ve Üsküdar Kaymakamı Adem Yazıcı da açılışa gelmişti.

AK Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Recep Altepe ve AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan da protokoldeydi.

Kestel Belediye Başkanı Ferhat Erol yalnız değildi, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren’in açılışa katılımı ‘acaba mı?’ dedirtti.

Alev Alatlı’nın kızı Funda Aktan gururluydu…

AK Parti Yıldırım İlçe Başkanı İrfan Akkaya, AK Parti Osmangazi İlçe Başkanı Adnan Kurtuluş, AK Parti Nilüfer İlçe Başkanı Furkan Alparslan da özel açılışın ön saflarındaydı.

Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürü Erdal Çetindağ, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Faruk Uysal, Karaağaç Mahalle Muhtarı Sema Pamukçular…

Akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ve vatandaşlar da açılışa ilgi göstermişti…

Törende arka sıralarda tek başına oturduğum masada zamanla mahalle sakini kadınların arasında kalınca sohbete ortak olduk.

Geçen yazın bütün akşamlarını merkezin bahçesinde geçirdiklerini söyleyen mahalle sakini kadınların hepsi memnuniyetini dile getirmekten kaçınmadı.

Şüphe yok ki yerel yönetimler açısından en iyi proje vatandaşı memnun edendir! Yıldırım’da Oktay Yılmaz’ın alametifarikası da bu: Vatandaş memnuniyeti…

Törende belediye bürokratlarından biriyle de sohbet ettik. Hem projeye dair vatandaşın görüşlerini yorumladık hem de düşünce okulu hakkındaki fikirlerimi paylaştım.

Sağ olsun ilgi gösterdi, törenden sonra neden mülakata çağrılmadığım konusunda geri bildirimde bulundu. Bursa Düşünce Okulu’na hep gençler çağrılmış… Çok güzel olmuş…

Doğru artık genç değiliz! 15 yıllık meslek hayatında ulaştığımız veya bize biçilen yer cevhersiz cüruf… Yazık!

Hayat boyu öğrenmeye inananlara, düşünce ve fikri uğruna bedel ödeyip dışlanmışlığa, şeytanlaştırmaya ve yok sayılmaya aldırmadan toplum için çalışanlara saygıyla…