Bazı kadınlar bir şey alacakları zaman yönünü diğer tarafa döner, cüzdanındaki parayı çıkar. Satıcıya parasını verir ve alacağını alır.

***

Fakat aynı hassas kadınlar yanında kayınbiraderi, dayısının ve amcasının mükellef oğulları olduğu zaman bile göğsünü çıkararak milletin gözü önünde çocuğunu emzirir.

***

Bazı kadınlar ise evlenince daha ciddi, daha olgun olurlar. Çünkü mesuliyet sahibidirler. Zira evin köşe taşı sallanırsa evin duvarı ya çatlar veya yıkılır.

***

Bazıları da evlenince ‘neyi kimden sakınacakmışım’ diye sorumsuzluk, şuursuzluk, ciddiyetsizlik ve kelimenin tam manası ile hayasızlık örneği sergiler. Ki bu da doğan çocukların arsız, yüzsüz, ruhsuz ve dinine rabıtasız yetişmesine sebep olur.

***

Bugünkü keşmekeşliğin, ülke çapında dinden uzaklaşmanın, batı hayranı olmanın, tek ifade ile milli ve dini kimliğimizi unutmanın sebebi anne ve babaların sorumsuzluğu değil mi?

***

Bir oğlan çocuğu yalvara yalvara babasına aldıramamış bir balon. Diğer kız çocuğu ise babasını razı edememiş düğününde tutsun diye bir salon.

***

Üstteki paragrafı okudunuz. Belki de basit bulup dudak büküp geçtiniz. Halbuki çok önemli bir mevzuya temas ediyorum.

***

Çocuklarımıza sevgi ve hoşgörü ile bakalım. Para olduğu halde balonu almazsak çocuğun hayal dünyası yıkılır. Belki sana küsebilir. Çünkü çocuk dünyada en kuvvetli babasını bilir ve bizim acziyetimize hükmeder.

***

İkincisi; çocuklarımız salonda düğün isterlerse kırmayalım. Vereceğimiz para önemli değil. Önemli olan düğün salonunu topluca Allah ve Resulüne itaat yeri yapabilmek.

***

Eğer çocuklarımızı İslami terbiye ile yetiştirirsek sözümüz tutulur. Ve birkaç hoca efendi çağırır; Kur’an’ı Kerim, salavatı şerife, mevlit, ilahi ve sohbetlerle süsleriz. İşte o zaman baba olduğumuzu ispat etmiş oluruz.

Babana niye kızıyorsun ki veya annene?..

“Ayyaşın kızı” olarak anılmak ister miydin veya “filanca kadın”ın oğlu?..

***

Onların önünde, senin bu isimle hatırlanmanı sağlayacak durumlar oluşmuştu ama, biliyor musun?.. Onlar, bunu kendi elleriyle geriye ittiler; çünkü kendi yarınlarını… Kendi evlatlarını düşünüyorlardı; yani seni!..

***

Senin, kendini şu ankinden daha kötü hissetmemen için onlar düşünüyordu ve hâlâ düşünüyorlar da… Sen de bunları düşünüyor musun? ‘Muammer Erkul’