Bir klasiğin yıl dönümündeyiz: Asgari ücret maratonu…
Hedefin, biz koştukça uzaklaştığı fasit daire!
Belki de yerimizde sayıyoruzdur!
Peki, neden?
***
Güçlü ülkemizin ekonomisi, son yıllarda ağır bedeller ödediği bir darboğazdan geçiyor.
Yüksek faiz ve yüksek enflasyon, kapasitesi ve potansiyeli büyük ekonomimizin yumuşak karnı.
Kas kütlemizi güçlendirmemiz gerek ama nasıl?
Sorunlarımızın nedenselliğini anlamalıyız.
Yapısal oldukları kadar toplumsallıklarını da görmeliyiz.
***
Ekim ayı enflasyon verisine bakarak örneklendirelim.
Tüketici fiyat endeksi (TÜFE/Enflasyon) yıllık yüzde 32,87 arttı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ilgili tarihe dair açıklanan veri seti incelendiğinde en yüksek artışın yüzde 66,28 ile kiralarda ve yüzde 65,69 ile eğitimde olduğunu görüyoruz.
Her ikisi de hem yapısal hem toplumsal sorunlarımızı açık ediyor.
Kiralardaki fiyat artış hızının yüksekliği, yalnızca talebin fazlalığı veya arzın düşüklüğü ile açıklanamaz. Toplumda yaygın bir şekilde görünen fırsatçı ve fesatçı yaklaşımın yansımasıdır.
Bakın, bu yıl Ocak-Kasım dönemi boyunca devlet tarafından belirlenen kira artış oranı hiçbir zaman yüzde 60’lar seviyesini görmemiştir. Ortalaması yüzde 46’lar düzeyindedir…
Evet, vatandaşın barınma ihtiyacı herkesçe bilinmektedir. Kaldı ki devlet de o yüzden durmadan sosyal konut üretme kampanyaları yapıyor.
Lakin bu ihtiyacın enflasyona olumsuz etkisini sınırlamak için sadece konut sahipliğini artırmak yetmeyecektir. Yapısal olduğu gibi toplumsal düzeltmelere de ihtiyaç vardır.
Eğitimde de durum bundan farksız değil. Yüksek bedeller ödeyip sonunda daha yüksek bedeller ödettirecek bir eğitim…
***
İflas ve konkordatoların, ticari başarısızlığın bir sonucundan çok örgütlü ve tertipli bir tezgâhın aracı olarak arttığına hep birlikte şahit oluyoruz.
Bu yönüyle de iflas ve konkordato ilanları, ekonominin gerçek durumuna dair ölçüt sayılamaz. Çünkü biliyoruz ki yapısal boşlukları kişisel emelleri için pervasızca kullanan fırsatçılar var.
Hem de her sektörde varlar… İthalatçısından imalatçısına her boyuttan sermayedar, düşük karlılıkla iş yapmak yerine faizin yüksek getirisinin cazibesine kapılıyor.
Bursa’da ilk üç çeyrek itibarıyla faizli mevduatta bulunan paranın giderek arttığı ve 563 milyar lirayı bulduğu gerçeği bunu anlaşılır kılıyor.
Yani kimsenin, ‘aman efendim işler bozuk’, ‘para yok’, ‘öldük bittik’ demesine kanmayın!
Sürekli kötümserliği körükleyen de bu,faizci efendiler…
Şimdi asgari ücreti konuşurken de aynı umutsuzluk patinajında lastikler yakılıyor…
***
Emek kesimi ve emekliler, ‘kör olasın demiyorum, kör olma da gör beni!’ dercesine halini duyurmaya çalışıyor.
Evet, asgari ücret artıyor ama neye yarıyor? Beraberinde her kalem yukarı oynuyor. Alım gücü denileni, kredi kartı limiti belirliyor.
Asgari ücret artışı aynı zamanda işgücü piyasamızda yapısal bozulmaya da neden oluyor. Toplam işgücümüz içerisindeki asgari ücretli sayısı azalacağına sürekli artıyor.
Ülkemizde yaklaşık rakamla her 3 çalışandan 2’si asgari ücretli veya daha az kazanıyor. Emekli maaşlarının düşüklüğü de çalışanların prim düşüklüğünden kaynaklanıyor…
Sosyal koruma aracı olması gereken asgari ücret, piyasa ortalamasına dönüşmesi küçülmeyi kitleselleştiriyor.
Haliyle asgari ücret artışı toplumsal refahı artırmak bir kenara, iş barışını, mal ve hizmet kalitesini de olumsuz etkiliyor.
Ülkece tüm çalışma hayatına gerçekçi ve akılcı çözümler sunmamız haliyle şartları yeniden kademelendirmemiz gerekiyor.
Gelir adaletsizliğinin giderilmesi adına birtakım politikalara ihtiyaç duyduğumuz da ortadadır.
***
Maraton, senaryo, tahmin, olasılık derken loto-toto konusu haline gelen asgari ücret hakkında ben, gerçekçilik ve akılcılıktan yanayım.
Aralık 2023’te ‘Asgari ücret 25 bin lira olmalı’ diyerek tartışmaya günün konjonktürel gerçekliği üzerinden yaklaşmıştım:
https://www.liderbursa.com/asgari-ucret-bin-lira-olmali-h51893.htm
Aralık 2024’te ‘Asgari ücrete zam olmamalı!’ diyerek ekonomik gerçekliği rasyonalize etmeye çalışmıştım:
https://www.liderbursa.com/makale/asgari-ucrete-zam-olmamali/83731
Bu kez de gerçekleşen ve beklenen enflasyon rakamı arasına sıkışan manzarada yeni yılda asgari ücretin 27’yi bulacağını 28’i görmeyeceği söylenebilir.
İşçiliği bir maliyet kalemi olarak görmeyenlere saygıyla…