Gri bulutların getirdiği yoğun yağmurlar nedeniyle sel, büyük bir hışımla yar'dan aşağıya doğru akmaya devam ediyor.
Büyük sel, yatağında ne kadar çürük, güçsüz, dalları kurumuş, köksüz ve fakat heybetli gözüken ne kadar kalas, ağaç varsa önüne alıp götürüyor.
En önce kocaman ve dev gibi gözüken, dalları ile ileriye uzanmış, kökleri ile yere tutunmuş en yukarıdaki iri gövdeli ağacı devirdi sel.
Yerinden söküp aldı.
Bu büyük sel gücünün önünde duracak hiçbir güç olamaz.
Sel önüne aldığı cılız, dikenli, çerçöp ne varsa onları da alıp hızla aşağı doğru akıyor..
Durdurmak mümkün değil.
Azgın, gürültülü.
Rengi sarımsı.
Görünümü dalgalı.
Heybetli iki dağın arasındaki yar'ın yeşil, manzaralı, görüntüsüne heveslenenler hemen o taraflardan yer kapmaya, arsa almaya, esen yelin havasından faydalanmaya kalkanlar şimdilerde sel yatağında bulunmanın acısını iliklerine kadar hissediyorlar.
Çünkü, bu büyük su kütlesi dere yatağına yakın ne ve kimin malı mülkü varsa yerinden söküp, sel yatağına katıp silip süpürüyor.
Dün, o dere yatağının güzel havasını teneffüs edenler bugün sel yatağında yer almanın acısını ve üzüntüsünü yaşıyorlar.
Atalarımız ne demişler:
"Su önüne ağaç dikme, sel alır..."
Hiç boşuna söylenmiş değil.
Selin bir gün geleceği, vuracağı, önüne ne gelirse alıp götüreceği bilinmesine rağmen:
"Selin geleceği mi var, yok yahu, birşey olmaz" diyenler bugün bahar havasının ardından gelen bahar yağmurlarının oluşturduğu selin önünde duramıyor.
Tutunacak dal, takılacak kaya parçası arıyorlar ki kendilerini kurtarsınlar.
Sel hâlâ tepelerden aldığı güç ve hızla yardan aşağıya doğru öyle hızla geliyor ve akıyor ki önünde durana aşkolsun.
Elbette yağmurlar dinecek.
Sel elbette duracak.
Duracak amma sonrasında öyle hazin bir yıkıntı bırakacak ki, görenler:
"Bu selin geleceği ile buraların sonunun böyle olacağı belliydi" diyecekler.
Sel yatağını buldu.
Şimdilik büyük bir hışımla akmaya, sağında solunda kökü, temeli kuvvetli olmayan ne varsa önüne alıp götürmeye devam ediyor...