Yeşil vatan yanarken her daim en büyük teselli olarak hep deriz ya "Çok şükür can kaybı yok"... Halbuki milyonlarca canlının evi olan o güzelim ormanlar cayır cayır yanınca sadece insanoğlu değil o canlılar da yok oluyor maalesef. Ancak son günlerdeki yangınlarda yukarıda yazdıklarımın hiç birisini söyleyemedik maalesef.

***

Eskişehir'e başlayan ve Afyonkarahisar'a kadar sıçrayan yangınlarda milyonlarca canlı ile beraber 10 kahraman vatan evladımızı da maalesef kaybettik. Her birisinin ayrı hikayesi, her birinin de çok acıklı bir öyküsü vardı.

***

Kimisi evine ekmek götürebilmek, kimisi de güzelim vatanımızın oksijen depolarının daha fazla zarar görmesini engelleyebilmek için koymuşlardı felaket alanına. Her birisi de ortak bir amaç uğruna koşarken kaderlerinin de ortak olabileceğini düşünmemişlerdi belki.

***

Fakat ortak yazılan kaderleri onları cennete gönderdi. Ruhları şad mekanları cennet olsun inşallah. Rabbim aziz Türk Milletine böylesi kötü günler bir daha yaşatmasın ama...

***

Asıl mesele o ama da gizli. Bu insanların eğitimi mi eksik, teçhizatı mı eksik niye böyle bir durum oldu bunları da konuşmak gerekir. Yangından mal kaçırırcasına felaket anında siyaset yapanlar gibi elbette bugün değil bunları konuşmanın zamanı ama kesinlikle kulak ardı edilebilecek bir durum asla değil bu konu.

***

Tedbir takdiri değiştirmez biliyoruz ama atalarımızın da dediği gibi eşeğimizi sağlam kazığa bağlayıp Allah’a sonra yalvaracağız. Yönetim hatası varsa, idarenin eksikliği varsa hepsini tek tek masaya yatıracağız.

***

Ancak önce acıyı yaşamak, acıyı yaşarken de felaketi sonlandırmak ilk görevimiz olmalı. Sendikaların cirit attığı ortamlarda bazı tayinlerin ehliyet ve liyakata bakılmaksızın yapıldığı iddiaları da kesinlikle göz ardı edilmemeli ama önce ülkenin dört bir yanından yükselen ve adeta bağrımıza karabulut gibi çöken dumanları dağıtmak için el birliği içinde olmalıyız.