Art arda geliyor.
Bir kaç yıldır ülkemiz felaket üstüne felaket yaşıyor
İçimiz yanıyor.
Yüreğimiz acıyor.
Elimizden bir şey gelmiyor.
Birşeyler yapmak için çırpınıyoruz.
Koşturuyoruz belki bir faydamız olur diye.
Kışın ortasında öyle bir felaket geliyor ki...
Olacak gibi değil.
Ama oluyor ve biz bu felâketi derinden yaşıyoruz.
On bir şehir çok büyük bir deprem felâketi yaşıyor.
Bir kaç saat arayla öyle bir sarsılıyoruz ki yer gök çatlıyor.
On binlerce insan ölüyor.
On binlerce bina, apartman yıkılıyor.
Şehirler, köyler mahvoluyor.
Dünya'da görülmemiş büyük bir yıkım oluyor.
Dehşet bir felaket yaşıyoruz.
Yaz oluyor yangın felâketi geliyor.
Ormanlarımız cayır cayır yanıyor.
Kuzeyden güneye, Akdeniz den Ege'ye yanıyoruz.
Ağaçların yanında binbir çeşit hayvan yanıyor.
Ve ardından yangını söndürmek isterken kendileri yanan on insanımız.
İçimiz dışımız yanıyor.
Acımız çok büyük.
Her yaz bu acıyı tekrar tekrar yaşıyoruz.
Engelleyemiyoruz.
Felaket yaşıyoruz.
İnsan hatası mı doğa olayı mı ne derseniz deyin, bir şekilde yanıyoruz.
Kış oluyor çığ, don felâketi geliyor.
İlkbahar geliyor sel, heyelan felâketi geliyor.
Bir felaket daha yaşıyoruz.
Sonra kıştan kalma kar, don felâketi geliyor.
Çiçekler donuyor.
Filizler donuyor.
Meyve çiçekleri donuyor.
Sebze filizleri donuyor.
Yaz geliyor meyve yok.
Sebze yok.
Olanların fiyatı anormal yükseliyor.
Bir kaç yıldır felaket üstüne felaket yaşıyoruz.
Bir yanda deprem bir yanda yangın bir yanda don vurması.
Atalarımızın dediği gibi:
Allah beterinden korusun.