Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin bu yılki son durağı Antalya… Ve şehrin ritmi gerçekten değişti.

***

1-9 Kasım arasında tam 517 etkinlik. Tiyatrodan konsere, sergiden söyleşilere, atölyeden çocuk etkinliklerine…

***

Tüm bunların 67 farklı noktaya yayılmış olması, bana göre çok önemli bir şey söylüyor: Kültür artık Antalya’da “bir etkinlik” değil, bir gündelik hayat alışkanlığı.

***

Son yıllarda turizmle anılan bu şehir, aslında hep içinde taşıdığı kültür kimliğini tekrar hatırlıyor.
Bu festival sadece turistlere yönelik bir takvim değil; Antalyalıya kendi şehrinin hikâyesini yeniden gösteren bir ayna.

***

Sergiler gezen bir çocuk, tiyatroya ilk defa giden bir üniversite öğrencisi, söyleşide bambaşka bir bakış açısı edinen bir yetişkin…

***
İşte kültür böyle bir şey: Büyük değişimleri küçük anların içinden büyütüyor.

***

Bu festivalin en kıymetli yanı burada: “Bir şehrin kültürle buluşması” değil, kültürün şehrin her köşesine yayılması.

***

Bu dokuz günün sonunda sahnelerde ışıklar sönebilir, stantlar toplanabilir. Ama zihinlerde açılan küçük pencereler kapanmıyor.

***

Ve belki bu festivalin gerçek değeri tam da o pencerelerde. Ben Antalya’nın bu dönemi bir kırılma noktası olarak hatırlayacağına inanıyorum.

***
Çünkü kültür şehre ruh veren şeydir. Bu festival ise o ruhu güçlendiren, görünür kılan büyük bir nefes.

***

Antalya, sadece denizin ve güneşin değil, sanatın da başkenti olmaya çok yakın. Bence bu yolculuk daha yeni başladı.