Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (BAL-GÖÇ), 28 Aralık’ta 20’nci Genel Kurulu’nu gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
Yıldırım Yunus Emre Spor Kompleksi’ndedüzenlenecek genel kurula 3 bin civarında üyenin katılması öngörülüyor.
Göçmen kenti Bursa, bu seçim sürecini yakından takip ediyor, kent kamuoyundabir süredir Bal-Göç gündemini şekillendiren iddialar konuşuluyor.
İddialar, genelde Bal-Göç’ün kurumsal yapısını, tüzüğü ve hukuki zeminini tartışmaya açıyor ki bu yönüyle de malum başlıklarıkonuşmayı sakıncalı buluyorum.
Karşımızda 40 yılı devirmiş ve herhangi bir sivil toplum kuruluşundan daha fazlası olarak görmek zorunda olduğumuz büyük bir dava ve misyon var.
Milletimiz açısından stratejik öneme haiz olan Bal-Göç’ün kurumsal kimliği kişilerin, çıkar gruplarının ve hatta siyasetin de üstündedir.
Konuya bu bakış açısıyla yaklaşarak Bal-Göç Genel Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan ile söyleştik…
Bu noktada altını çizmek gerekir ki Prof. Dr. Emin Balkan, saygın bir şahsiyet olarak oturduğu koltuktan güç alan değil aksine koltuktan da önce temsil ettiği topluma güç ve yön veren bir isimdir.
Prof. Dr. Emin Balkan’ın alametifarikası, kapsayıcı, kuşatıcı ve birleştirici bir bakış, yönetim tarzı ve tutum içerisinde olmasıdır.
Bal-Göç’ü milli bir dava olarak nitelendiren Prof. Dr. Emin Balkan, yönetimsel pusulasını şöyle açıklıyor: “Türk Milleti’ne hizmet etmek…”
Bu son derece kıymetli pusula ne anlama geliyor?
“Asla ve asla Balkanlardaki Türk toplumu üzerinden o coğrafyada bölücü ve ayrıştırıcı bir söylem veya pratik geliştirmek değil aksine tüm balkan halklarıylabarış içerisinde kimlik, kültür ve inanç bağlamında yasal hak ve özgürlüklerintesisini savunmak…”
Balkanlarda bugün 15 milyon civarında bulunan Türk ve akraba toplulukların sesi olmak adına Bal-Göç’ün stratejik bir rolü olduğunu belirten Prof. Dr. Emin Balkan, “Bizim için önemli olan balkan Türklerinin ilgili ülkelerdeki hak ve özgürlüklerini korumak ve birinci sınıf vatandaş olabilmelerine hizmet etmektir” dedi.
Prof. Dr. Emin Balkan, şu ifadeleri kullandı: “AB üyesi Bulgaristan, Yunanistan, Romanya’nın yanı sıra serbest dolaşım olan diğer ülkelerdeki soydaşlarımız ekonomik anlamda en geri kalmış bölgelerde bulunuyor. Son dönemde Batı Avrupa, ABD ve Kanada’ya yoğun bir göç var. Bu nedenle hem eğitim hem de Türkçemiz o ailelerde kaybolmaya başladı. Artık o ülkelerde de soydaşlarımızı da savunmamız gerekiyor.”
“Bugün emperyalist güçler hem Balkanlarda hem de ülkemizde Türk kimliğini alt kimliklere bölüp zayıflatmaya çalışıyor. Biz bunun da karşısında olmak zorundayız. Balkanlarda olduğu gibi Edirne’deki de Hakkari’deki de kardeşim. Balkan göçmenleri, vatan ve bayrak kaybının ne demek olduğunu çok biliyor. Onun için Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde doğu, batı, kuzey, güney hep birlikte vatanımız için koşmamız lazım. Terörsüz Türkiye’nin vaat ettiği kardeşlik, bizim de temel misyonumuzu yansıtıyor.”
Bal-Göç’ün tarihi bir hafızayı temsil ettiğini ve bu hafızanın gelecek kuşaklara mutlaka doğru aktarılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Emin Balkan, “Bu açından Bal-Göç’ün önemli bir misyonu bulunuyor.Stratejik önemdeki bu misyonun yönetilmesi ve sürdürülmesi elbette ki tecrübe gerektiriyor.Bal-Göç kişisel küçük hesaplarla yönetilemez” şeklinde konuştu.
Bal-Göç’ün bugün sistematik bir tehditle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Emin Balkan, Bulgaristan derin devletinin ve FETÖ artıklarının Bal-Göç seçimlerine müdahil olma girişimlerini sahadaki hareketlilikten gördüklerini söyledi.
Bulgaristan’da Türklerin çoğunlukta olduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin bugün Jivkov tezlerini savunanPeevski yönetiminineline geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Emin Balkan, “O bir Türk partisi değil artık. Bulgaristan halkının da istemediği bu yöneticiler, oradakiTürk ve Müslüman halkı baskı ve tehditle sindirmeye çalışıyorlar.Bunların karısında duran sadece Bal-Göç Genel Merkezi’dir. Onların hedefi de Bal-Göç’ü misyonundan uzaklaştırmak ve bunun için de elinden geleni yapmaya çalışıyor. Ne yazık ki içimizden bazıları da küçük menfaatler için bu oyunlara alet oluyor. Fakat sağduyulu ve hiçbir çıkar içinde olmadan mücadele edenler,bunu görüyor” ifadelerini kullandı.
Nedir Jivkov’un tezi? ‘Bulgaristan’da Türk yoktur’ diyerek Türk kimliği ve kültürünü yok saymaya dayalı asimilasyon… Bugün bu tezler, yeniden alevlendiriliyor… Bu tezleri savunanlar Bal-Göç’ü ele geçirmek için ne acı ki yine Türkleri kullanıyor…
Bulgaristan Türklerinin hak ve özgürlükleri konusuna değinince‘Yeni bir sayfa açılması gerekiyor’ diyen Bal-Göç Genel Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan, gelecek dönemde bu yönde çalışmalar içerisinde olacaklarını da vurguladı.
‘Bulgaristan’daTürklük adına seçilmişlerin bu dönemde toplum nezdinde iyi bir imtihan vermediğini’ ifade eden Prof. Dr. Emin Balkan, siyasi bir arınmanın gerekliliğine de işaret etti.
Bal-Göç’teki kişisel yolcuğunun tarihi dönüm noktalarına değinen Prof. Dr. Emin Balkan,2001’in sonunda geldiği görevi 2011’in sonunda gönül rahatlığı ve kendi tercihiyle Yüksel Özkan’a devrettiğini hatırlatırken 2022’de göreve gelişinin camianın talebiyle gerçekleştiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Emin Balkan, Temmuz 2022’de devraldığı Bal-Göç’ün kurumsal yapısının son derece tahrip edilmiş halde olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“O günlerde Bal-Göç’ü maddi çıkar ağının içerisinde tutmaya çalışan ve misyonundan uzaklaştıran kişiler, burayı kullanmak için yoğun çaba gösterdiler. Camia, bize ‘Hocam gel’ çağrısı yaptı. Göreve geldikten sonra kimseye önyargıyla yaklaşmadık. Ama bir grup var ki o yıllarda kaybetmenin acısıyla bugün Bulgaristan’daki uzantıları ve çıkar odaklarıyla birlikte bir adayın etrafında toplanarak karşımızda bulunuyorlar.”
Prof. Dr. Emin Balkan, geçen 3 yılda Bal-Göç’ün kurumsal yapısını yeniden tesis ederek hak ettiği saygın noktaya eriştirdiklerini, misyonuna uygun politikalar ve projelerle derneği daha da güçlendirdiklerini söyledi.
Bal-Göç’ün ‘Bul-Göç’ olmadığını tüm Balkanları kapsadığını ve derneğin kurucu iradesinin bu misyonu gözettiğini ifade eden Bal-Göç Genel Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan, dernek yönetiminde de projeler ve politikalarda da derneğin kapsayıcılığına önem verdiklerini dile getirdi.
Prof. Dr. Emin Balkan’ın, kurumsal varlığına halel getirmemek adına Bal-Göç’ü gözü gibi sakındığına şahit oldum.
Kısır ve gündelik tartışmalar yerine Bal-Göç’ün kurumsal yapısına güç veren tarihi misyon ve stratejik fikre odaklanmasını takdir ettim.
Çok adaylı yarışı demokrasinin bir gereği olarak gören Prof. Dr. Emin Balkan’ın,sürece müdahil olma çabası içerisindeki yapılara dair uyarılarının dikkatle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Her yönden soylu ve erdemli bir mücadele olarak tariflenebilecek olan Bal-Göç davasının‘emin’ ellerde olması gerekiyor.
‘Değişim’, ‘yenilik’ gibi olguların seçimlerde sihirli bir etkisi olsa da Bal-Göç gibi ‘kamu yararı’ bulunan stratejik mevzilerde tecrübe ve fikri aidiyetin öncelikle tercih unsuru sayılması gerektiği kanaatindeyim.
Kişisel hesaplarladeğil milli stratejilerle mücadele edenlere saygıyla…