Bugün mübarek Cuma günü. Günün ve haftanın özelliği nedeniyle yazımın konusu YAŞLILIK! Ne yalan söyleyeyim ben bile çaktırmadan YAŞLANIYORUM.

Ülkedeki yaşlı nüfus artıyor. Nüfusun yaklaşık yüzde 11'i yani 9 milyonu 65 yaş ve üzeri. Hani ’10 yılda 15 milyon genç’ marşımız vardı ya sanırım onu güncellemek gerekecek. Tabi işin latifesi bu.

Evet sevgili dostlar, yaşlı olmak, sadece yılların geçmesi değil; sabrın, sevginin ve yaşam mücadelesinin izlerini taşımaktır. Her bir çizgi, her bir gülüş, ardında bir ömür barındırır.

Bugün, bizlere nice değer katan büyüklerimize sevgiyle, saygıyla ve minnetle sarılma günü.

Sadece bir gün değil, aslında yaşamın her anında hatırlanmayı, değer görmeyi hak ediyorlar.

Unutmayalım; bugün onların, yarın bizim için geçerli bu 1 EKİM DÜNYA YAŞLILAR GÜNÜ. Çünkü, yaşlılarımıza sahip çıkmak, bir nebze geçmişimize sahip çıkmak anlamına gelir.

Olaya birde dini konudan bakalım istedim. İnsanın, ilgiye ve ihtimama muhtaç olduğu zaman dilimi olan YAŞLILIK DÖNEMİ üzerine Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde dikkat çekici bölümler var.

Yüce dinimiz İslam, insanın bir takım mahrumiyetler yaşadığı/yaşayacağı yaşlılık dönemini tüm gerçekliğiyle önümüze sunmakta ve kişiye, bir gün kendisinin de aynı dönemi yaşayacağını hatırlatarak bazı uyarılarda bulunuyor.

Dinimiz, yaşlılara gereken değeri vermeyi ve muhtaç oldukları ihtimamı göstermeyi bir ALLAH EMRİ olarak telkin ediyor. Peygamber efendimiz (sav) görüşlerini ihtiva eden hadislerde bu gerçeği rahatlıkla görebiliriz.

Bakın ayetler de YAŞLILIK dönemi psikolojisini anlamamıza imkân veriyor. Tabi bunlar hep anlayabilen uygulayabilen bireyler için geçerli.

Örneğin İsra Suresi’nde, “Rabbin kesin olarak şunu emretmiştir: Sadece O'na kulluk edeceksiniz. Bir de anne babanıza iyilikte bulunacaksınız. Şayet onlardan biri ya da ikisi senin yanında yaşlanacak olurlarsa onlara "ÖF" bile deme! Onları azarlama; ikisine de güzel sözler söyle. Merhametle tevazu kanatlarını onların üzerine ger ve şöyle dua et: "Rabbim! Ben küçükken onlara bana nasıl şefkatle davrandıysalar şimdi sen de onlara öylece rahmetinle muamele eyle” buyrulmuştur.

Peygamber efendimiz, büyüklere hürmet konusunda birçok hadisiyle konuya dikkat çekmiştir. "Küçüklerimize şefkat göstermeyen ve büyüklerimizin kadrini bilmeyen bizden değildir" demiştir efendimiz.

Hazreti Peygamber Efendimiz gençlere ise, “Yaşından dolayı bir yaşlıya hürmet eden gence, Allah yaşlılığında hürmet edecek kimseleri nasib eder” sözü ile öğüt verip yol gösterici olmuştur.

Ve günümüzde anne babasını sokağa atanların ibretle okuması gereken hadiste ise şöyle buyruluyor; “Annesi veya babası ya da her ikisi yaşlılık dönemlerinde kendisi yanında bulunup da onların hoşnutluğunu alarak cenneti kazanamayan kişiye yazıklar olsun.”

Maneviyat olgusu, insanın sahip olduğu içten ve özgün bir kapasite olarak hayatın her alanında ona cesaret ve güven veren bir enerjidir. Kişinin maneviyatının yüksek olması, yapabilme ve başarabilme gücünün de yüksek olması demektir.

Onun zaafa uğraması ise aynı şekilde kişide mutsuzluğa ve umutsuzluğa sebep olarak yapabilme ve başarabilme gücünü yok eder. Her ne olursa olsun YAŞLANSAK BİLE maneviyatı kaybetmemeliyiz.

Bunun yayında bizim ülkemizde yaşantıya, tecrübeye, bilgiye ve bilgeliğe hürmet vardır. Bu da bir kadim medeniyet geleneğini sürdürdüğümüzün kanıtıdır.

Günü Hazreti Mevlana’nın, “Yaşlılık ne saçın ağarması, ne de belin bükülmesidir. Gayesi biten ve ümidi sönen herkes yaşlıdır.” Gayeniz bitmesin ümidiniz sönmesin. Hayırlı cumalar.