Aslında çok daha farklı cümleler kurarak bir yazı yazacaktım ama…
Ülkemizin yıllardır içinde bulunduğu durumu özetleyen bu kıssa karşısında fazla bir şey yazmaya da gerek duymadım. Kıssamız, “Fare Çuvalı Teorisi” olarak bilinen bir hikâye:
***
Mısır’ın bir köyünde tarım mühendisi olarak çalışan bir adam, Kahire’ye gitmek üzere trene biner. Yanına köyün yaşlı çiftçilerinden biri oturur. Mühendis, çiftçinin ayakları arasında bir çuval olduğunu fark eder. Yol boyunca çiftçi, her çeyrek saatte bir çuvalı çevirip içindekileri karıştırır, sonra yeniden ayaklarının arasına yerleştirir. Bu durum yolculuk boyunca sürer.
***
Mühendis, çiftçinin bu hareketini garipseyerek çuvalın hikâyesini sorar.
Çiftçi, “Fareleri ve sıçanları yakalayıp Kahire’deki Ulusal Araştırma Merkezi’ne satıyorum; orada laboratuvar deneylerinde kullanılıyorlar” der.
Mühendis, “Peki bu çuvalı neden sürekli çevirip sallıyorsun?” diye sorar.
***
Çiftçi şöyle yanıtlar:
“Bu çuval fareler ve sıçanlarla dolu. Eğer çuvalı çeyrek saatten fazla sallamazsam, fareler ve sıçanlar rahatlayıp yerleşirler. Bu durumda gerginlikleri azalır ve çuvalı kemirip delmeye başlarlar. Onların korku ve gerginliklerini artırmak için her çeyrek saatte bir çuvalı sallıyorum. Böylece birbirleriyle çatışıyor, içgüdülerine kapılıyorlar ve çuvalı unutuyorlar. Ta ki Araştırma Merkezi’ne varana kadar.”
***
Mühendis, çiftçinin düşünce tarzı ve “Fare Çuvalı Teorisi” karşısında şaşkına döner.
Ve şöyle düşünür:
Batı’nın ülkelerimize karşı uyguladığı siyasi tuzakları iyi anlamak gerekir. Ne zaman ülkemiz huzur ve istikrar hissetmeye başlasa, içerden ve dışardan biri çuvalı sallıyor. Fitneler başlıyor, terör tırmanıyor. Halk, içgüdülerini manipüle edenlerin peşine düşüyor ve herkes “çuvalı kemirip delme” gerekliliğini unutuyor.
***
Ne kadar tanıdık ve manidar değil mi? Nasıl da derslerle dolu…
Terör, sağ, sol, Alevi, Sünni… Hepsi de çuvalı sallamak değil de nedir, Allah aşkına?
Ve bugün de aynı oyun sahnede.
***
Kimi medya söylemleri, kimi politik hamleler, kimi yapay krizler aslında o çuvalın yeni versiyonları. Her sallandığında birileri korkuya, birileri öfkeye kapılıyor. Oysa asıl mesele, çuvalı sallayan eli görmekte. Bir gün bu halk, çuvalın içindekilerin birbirini değil, dışarıdan sallayanı fark ettiğinde; işte o zaman çuval yırtılacak, oyun bozulacak.