Bir atasözümüz vardı ya, “Denize düşen yılana sarılır” diye. Antalya’nın ulaşımı da buna benzedi. İnsanı çileden çıkaran trafik sorunun ilk çözümü denize sarılmaktan geçecek gibi.
Denizcilik Platformu Başkanı İzzet Ünlü, Akdeniz Üniversitesinde genç denizcilerle buluşmuş. Ünlü, Antalya’nın trafik sorununa çözüm olarak DENİZ ULAŞIMINI göstermiş.
Kemer Denizcilik Fakültesi’nde düzenlenen “Antalya ve Denizcilik Söyleşileri” seminerinde konuşan Ünlü, Antalya’da deniz ulaşımının artık bir ihtiyaç haline geldiğini belirtirken “Ulaşım Master Planı’nda denizden mutlaka faydalanılmalı” diyerek yol göstermiş.

Antalya’nın trafik sorununa dikkat çeken Ünlü, “Antalya’da malum bir trafik sorunu var. Lara, Kaleiçi, Konyaaltı, Kemer, Serik ve Tekirova tarafına iskeleler yapılıp deniz ulaşımı mutlaka hayata geçirilmeli. Ancak Akdeniz açık denizdir; bu nedenle katamaran tipi, geniş ve yüksek tekneler tercih edilmelidir” demiş.
Sevgili dostum İzzet Ünlü’nün söylediği her kelimenin altına imzamı atarım. Çünkü aklın yolu birdir. Antalya’nın ulaşım sorununun çözümünde en ekonomik yol DENİZ YOLUDUR!

Sırtımızı denize dönerek MAVİ VATAN’dan faydalanmamak mümkün değildir. Akdeniz burnumuzun dibinde ama biz sadece BRONZLAŞMAK için kullanıyoruz.
Ama elin oğlu bırakın denizi küçücük bir su akıntısı veya kanalı buldu mu hemen tekneleri indirip ya turistik amaçlı ya da ulaşım amaçlı kullanıyor. Bizse avel avel bakıyoruz!
Yahu şöyle tarihimize bir bakın: Antalya’nın limanlarının ve güzelim koylarının nasıl kullanıldığını bir görün. Bu çağda Ünlü’nün dediği sistemi uygulamak TRAMVAY yapmaktan daha kolay olsa gerek. Hem de daha az masraflı olacaktır. Yeter ki istensin.
Ancak bu tür mevzulara benim gibi yüzme bilmeyip denize sahip çıkmaya çalışan biri, deniz memleketinde doğmamasına rağmen iyi bir denizci olup yol gösteren İzzet Ünlü’nün bu çabaları yeter mi bilemem.
Benim bildiğim bir şey var o da sırtımızı denize dönmek yerine yüzümüzü dönüp MAVİ VATAN’dan olabildiğince faydalanmanın vaktinin gelip geçtiğidir.
Hadi gelin biz de denize düşmeden ulaşımına sarılalım. PRUVAMIZ NETA olsun.
ŞEHRE YAPILAN BÜYÜK KÖTÜLÜK
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Hiç şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel yeridir” demiş 1930’lu yılların başında. Bunu Konyaaltı’nı ve Beydağları’nı izlerken söylemiş.
Peki günümüzde ne oldu? Birileri çıkıp o güzelim Konyaaltı’nın hem de Ulu Önder’in adını taşıyan Atatürk Parkı’nın içine etti. Güzelliğin yerini KEBAP KAOSU, çul çaput görüntüsü aldı.
Kim izin verdi kim düzenledi bilmiyorum ama ‘Hatay Künefe ve Kebap Festivali’ adı altındaki bu PANAYIR hem bölge halkından hem Antalyalılardan hem de esnaftan tepki çekti.

Sözde festival alanındaki stantların düzensiz yerleşimi, yürüyüş için kullanılan alanların işgal edilmesi ve araçların çim alanlara park edilmesi görenleri çileden çıkardı.
CİMER’e şikâyet edilen KÖY PANAYIRI sanırım 11 Kasım’a kadar devam edecekmiş. Başsız kalan Antalya Büyükşehir Belediyesinde aklıselim birileri çıkıp bu işe “DUR” der mi bilemem.

Ancak bildiğim bir gerçek var. O da Antalya’yı dünyanın en güzel şehri ilan eden ATATÜRK’ün KEMİKLERİNİN SIZLATILDIĞIDIR!
Neyse canım. Bizimkisi de laf olsun. Hadi buyurun MİS KOKULU KEBABA! Konyaaltı sakinleri siz de feryadı bırakıp kokusundan faydalanmaya bakın!