Kurban Bayramı… Takvimler yaklaştığında yalnızca bir tatil değil, aynı zamanda derin bir kültürel yankı başlar içimizde. Sadece bir ibadet değil bu bayram; köklere tutunan, aileleri bir araya getiren, kalpleri yumuşatan bir zaman dilimidir. Her yıl tekrarlanmasına rağmen her seferinde başka bir duyguyla karşılar bizi. Çünkü Kurban Bayramı, aslında kültürümüzün görünmeyen bağ dokusudur.

***

Kurban Bayramı’nın kültürümüzdeki en güçlü etkisi, paylaşma bilincidir. Etin üçe bölünmesi, komşuyla, yoksulla ve akrabayla paylaşılması sadece bir gelenek değil; toplumsal vicdanın canlı tutulmasıdır. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir anlayışın ete kemiğe bürünmesidir bu bayram.

***

Modern hayatın hızla bireyselleştirdiği ilişkiler içinde Kurban Bayramı, bir ara durak gibidir. Aile büyüklerinin kapıları çalınır, çocuklara harçlık verilir, küsler barışır. Kimi zaman bir kucaklaşmada, kimi zaman bayram sofrasında kültürel değerler sessizce el değiştirir. Gelenek, bir sohbetin içinde yeni nesle aktarılır.

***

Kurban Bayramı aynı zamanda kırsal ve kentsel yaşam arasındaki ince çizgiyi de hatırlatır bize. Şehirlerde büyüyen çocuklar, kurban kesimiyle tanışır; hayatın sadece market reyonlarından ibaret olmadığını, üretimin ve emeğin kutsallığını anlar. Bu da kültürümüzde doğaya, hayvana ve emeğe verilen değerin önemli bir parçasıdır.

***

Ne yazık ki son yıllarda bayramlar da tüketim kültürünün gölgesinde zaman zaman anlam kaybına uğruyor. Tatil planlarının, indirim kampanyalarının arasında eski samimiyeti arayanlarımız çoğalıyor. Ama hâlâ bir çocuğun “Bayramınız kutlu olsun” deyip uzattığı eli görmek, hâlâ birlikte yenilen bir bayram kahvaltısında kahkahalara karışmak bize gösteriyor ki; bu bayram sadece bir gelenek değil, aynı zamanda bir direniş biçimidir. Yalnızlığa, bencilliğe, yabancılaşmaya karşı bir duruştur.

SON SÖZ

Kurban Bayramı kültürümüzün belleğinde sadece kesilen kurbanlarla değil, yeniden kurulan bağlarla yaşar. Ve her yıl, o bağları biraz daha sıkılaştırmak için bir fırsat sunar bize. Çünkü bayramlar geçer, ama insanın içindeki bayram kalır.