Bugün cuma tadında bir yazıyı kaleme alacağım, ancak konu Antalya. Şehir olarak büyürken kaybettiğimiz değerlerimiz! Bakalım neleri kaybetmişimiz büyüme sevdasına?
Türkiye’nin dünyaya açılan penceresi turizmin başkenti, kültür şehrimiz kendini arıyor! Eskinin kültürel zenginliği arasında yoğrulan şirin Antalya, şimdi kendini sorgulamak mecburiyetinde.
Büyükşehir olmanın gerekliliği belki de! Artık HEMŞEHRİCİLİK KÜLTÜRÜ giderek yerini KENTLİLİĞE terk ediyor. Artık Antalya’nın neresinden sorusunu birbirimize sorar olduk.
Ne bileyim? Komşunun komşudan bile haberi olmayan birileri olduk. Komşunun komşuya hatırını sormayan birileri olduk. Hani Peygamber Efendimiz, “Komşusu açken kendisi tok yatan benden değildir” diye buyurmuştu ya!
Çok değil daha bundan 15-20 yıl öncesinde herkes birbirini tanır, köyünü dahi bilirdi. Hatta daha ilerisi, ŞECERESİNE kadar rahatlıkla sayabilirdi. Birbirimizden haberdar olur, birbirimizle ilgilenirdik. Şimdi ise sela sonrası verilen künyeyi bile hatırlayamaz tanıyamaz hale geldik

Artık Antalya sadece KALEKAPISI’NDAN-ÜÇKAPILAR’DAN ibaret değil. Bir dönem TOKİ’yi şehrin taaa kentin öbür köşe olarak tarif ederken şimdi Döşemealtı Bademağacı’na yaklaştı.
Hemşehrilik duygularımız ciddi bir TRAVMA geçirdi. Antalyalı olma ASALETİNDE bile ciddi değişimler oldu. Gerçek ANTALYALI şablonuna oturtacak insan tipi arar olduk.
Kısacası sevgi ve saygının bütünleştiği ANADOLU insanı tipini kaybetmeye başladık. Artık birbirimizin hata ve ayıplarını örtmek yerine, karşımızdakinin açıklarını ve ayıplarını arar duruma geldik.

Eskiden yaşadığımız hemşehri heyecan ve kültürü bağlılığı, yerini kentliliğin getirdiği rekabet ve çıkar duygusuna terk etti. Maddi menfaat uğruna DEĞERLER YERLE BİR OLDU!
Aslında eskiden HEMŞEHRİ idik, şimdi ise gelişmeler sonucu AYNI KENTLİ konumuna düştük. Gelişme ve yayılmalar sonucu düştüğümüz bu durumlar inanın yürek yakıyor.
Komşuda pişeni komşunun yediği günler artık geride kaldı. AÇ YATAN komşumuzun çetelesini tutamaz bir hale geldik. Artık herkes KENDİ DERDİNDE. Artık herkes KENDİ ÇIKARINI korumaktadır. Artık herkes KENDİ ÇIKARINI komşunun ÇIKARINDAN ÜSTÜN tutmakta, komşunun araba markasından, ev tefrişinden HASETLENMEKTE.

İnsanlar oturdukları semtin adı ile bile ÜSTÜNLÜK SAVAŞINA girmekte. Aslında biz böyle miydik demek istemiyorum ama böylesine ACINILACAK DURUMLARA düşürüldük işte!
İnsanlar arası SEVGİ ATMOSFERİNİ yitireli yıllar oldu. SAMİMİYETSİZLİK ve SAYGISIZLIK benliğimize çıkmamacasına yerleşti. Kalplerdeki sevgi katılaştı.
Artık hepimiz birbirimize karşı NEGATİF enerji saçmaktayız. DÜŞENİN veya TÖKEZLEYENİN başına toplanarak, onun ayağa kalkmasına ve DOĞRULMASINA ENGEL olur hale geldik.

Artık birbirimizin geçmişini internette sanal medyadan sorgulayıp öğreniyoruz. Birbirimizin ayağının altına bakarak düşecek zamanı tahmin etmeye çalışıyoruz. Bir TEKMEDE BİZ vuruyoruz.
Komşumuzun bir adım öne çıkmasına hasetleniyor, her şeyin bizde olmasını ve bulunmasını arzu ediyoruz. Kimse kimsenin İYİ İŞLERE İMZA atmasını asla ve kat’a istemiyor.
Artık kendi değerlerimize ve ürünlerimize sahip çıkmıyor, yabancı hayranlığı ve ilgisi ile yanıp kavruluyoruz. Bakın bir çevrenize hepsi uluslararası markalı giysiler.
Kendi yetiştirdiğimiz değerlerin KIYMETİNİ asla bilmiyor ve KÜÇÜMSÜYORUZ. Yabancı hayranlığı nedeniyle BİZİ TEMSİL edecek kendi insanlarımız yerine başkalarını seçip gönderiyoruz.

Artık her şeyde bir KARŞILIK ve ÇIKAR aramaktayız. Aslında Antalya büyüyor! Antalya büyüyor ve genişliyor! Ancak ANTALYALILIK DUYGUSU da bu oranda geriliyor. Antalya’ya ve Antalyalıya hizmet unsuru da bu derecede geri kalıyor.
Bize BİZİ ANLAYAN birileri lazım. Doğma büyüme Konyalı (baba tarafından) anne tarafından ise Aksekili! Ama ekmeğini bu kentte kazanan eskiden Konyalı, ama kendini Antalyalı hisseden biri olarak, büyüyen bir Antalya istiyorum. ŞİŞİRİLEN DEĞİL.
Velhasıl velkelam; büyürken DEĞERLERİMİZİ KAYBETMEDİĞİMİZ bir ANTALYA İSTİYORUM.
Hayırlı cumalar.