İlk uçağımızı yapmışız yıllar yıllar önce.

Hem de İstanbul'dan kalkıp direk Amerika'ya, New York'a iniyormuş yolcularıyla birlikte.

Bakmışlarki Türkler başarıyor.

Engel olmuş bir görünmez el.

O el içimizden birilerini ikna etmiş.

"Yerli üretime gerek yok"

"Biz size daha iyisini daha ucuza veririz" demişler.

"Olur" demişler bizden birileri.

Sonra, savaş uçağı yapacak kapasiteye ulaşmış bizim fedakâr ve cefakâr mühendislerimiz.

Yapmışlarda.

Kayseri'ye, Malatya'ya Hava İkmal Merkezleri kurulmuş.

Bizi izleyen o görülen ama görünmez olan güç hemen öne atılmış:

"Ne gerek var, efendim, biz size daha iyisini daha ucuza veririz, vazgeçin" demiş.

Bizden birileri gene "Olur, neden olmasın ki" demiş.

Kapanmış böylece uçak fabrikaları.

Üretilen uçaklar bir yerlerde yerler kazılmış, toprağa gömülmüş.

Sonra, mühendislerimiz kara gücünün en güçlü silahı olan Tank yapmaya kalkmışlar.

"Bak sen şu Türklere, dur durak bilmiyorlar, engel olun hemen" talimatı gelmiş bir yerlerden.

O bir yerler ister de bizden birileri buna "Hayır" diyebilirler mi?

Tank üretim tesisleri kapılarına kilit vurulmuş.

"Uçak yapalım" demişler.

"Yapmayın"

"Öyleyse tank yapalım" demişler.

"Yapmayın"

"Bomba yapalım bari" demişler.

"Biz size veririz"

"Öyleyse askeri teçhizatları biz üretelim"

"Ne gerek var, biz veririz"

"İyi ama bari tüfekleri biz yapalım" demişler.

"Çok şakacısınız doğrusu , bunca şeyi verdik de bir tüfek mi vermeyeceğiz, onu da biz veririz"

"Tamam tamam, anladık. O zaman askeri araçları biz yaparız"

" İşte bu hiç olmadı.Uçağı, tankı, bombayı, tüfeği veren askeri Reo'yu, Cemse'yi, cipi' i mi esirgeyeceğiz, o araçları da seve seve veririz tabiki, yeterki parasını dolar olarak hemen ödeyin. Paranız yoksa kredi veririz, acele etmeden uzun vadede ödersiniz, tabi ki faiziyle" demiş bizi candan seven sevgili dostumuz!

Ve bizimkiler:

"Eh, madem öyle onları da verin gari' demiş göbekten bağlanmışız uzaktaki aşkımıza.

Uzun yıllar geçmiş sonra.

Birden bir yiğit Türk evladı çıkmış o en üst makama.

"Yeter" dememiş ve içten içe, kimseye haber vermeden, el altından yukarıda saydığımız tüm askeri mühimmatı, araç, alet ve edavatı en üst seviyede başarılı olacak şekilde ürettirmiş.

Hatta o kadar ki kısa zamanda ünü dünyaya yayılarak tüm bu askeri ürünleri almak için dünya devletlerinden bazıları sipariş vermeye başlamış.

Dün eli kolu bağlı bu devlet, ona buna muhtaç olan Türk ordusu bugün ekonomisi büyük devletlerle silah sanayiinde yarışır hale gelmiş.

Uçaklardan tank'a, denizaltılardan Anadolu Uçak gemisine dek artık biz üretiyoruz.

Seksen, doksan yıl önce yürekleri acıyarak uçak fabrikalarını kapatıp soba üretimine geçen o yürekleri vatan aşkıyla çırpınırken mahzun olan o mühendislerimizin ruhu şimdi huzur bulmuştur inşallah.

Savunma sanayiinde geldiğimiz nokta dostlarımızı sevindirip bize güven verirken düşmanlarımızı ne kadar korkutmuş, görüyoruz.

Vatanı kurtarmak kadar vatanı savunmak içinde büyük düşünmek şarttır.

Yoksa, gene birileri çıkar bu asil ve büyük milleti muhanete muhtaç hâle getirir.

Vatanı ve milleti sevmek siyasi düşüncelerle olmaz.

Devlete, millete gerçek anlamda hizmet etmek ve geleceğe yatırım yapmakla olur.

Tıpkı bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı gibi.