Gece karanlık.

Hava dışarıda buz kesmiş.

Kar lapa lapa yağıyor.

Vakit sabaha doğru.

Uykunun en derin olduğu dakikalar.

Bebekler mışıl mışıl uykuda.

Apartmanlar derin bir sessizliği yaşıyor.

Gökyüzü kar yağmasının beyazlığını yansıtıyor.

Sokak lambaları yollardaki araba tekerlerinin izlerini aydınlatıyor.

Ağaçlar buz kesmiş.

Bembeyaz.

Uykusuzluk çekenler TV izliyor.

Hastalar ıstıraplı.

Sokak köpekleri bir kenara sinmişler soğuktan.

Binalar çok katlı.

Gecenin sabaha döndüğü dakikalar.

Sokaklarda tek tük insanlar var.

Birden köpekler havlamaya başlıyor.

Aynı anda kümesteki  tavuklar, horozlar ötmeye, bağrışmaya başlıyor.

Kediler evin içinde oradan oraya zıplıyor, kaçıyor.

Veee!..

Yeryüzü sarsılmaya başlıyor.

Titriyor binalar.

Apartmanlar kavak misali sallanıyor.

Evler zangır zangır.

Yataklar, karyolalar odalarda bir duvardan diğer duvara savruluyor.

Yataktan kalkmak ne mümkün.

Pencereler, kapılar çatırdıyor.

Camlar patlamaya başlıyor.

Duvarlar çatlıyor.

Binaların kolonları çatırdıyor.

..Ve bağrışmalar!

Haykırışlar.

Feryatlar...

Ayakta durmak mümkün değil.

Dışarı kaçmak, evden dışarı fırlamak, canları kurtarmak azmi ile dış kapılara fırlamak istiyor herkes.

..Ve bir anda elektrikler kesiliyor!

Dışarıda hava dondurucu.

Yatak kıyafetleri ile dışarı çıkmak çok zor.

Apartman korkunç bir sesle sarsılmaya devam ediyor.

Deprem öyle bir gürültü ile her yeri sallıyor ki...

Çoluk çocuk dış kapı önünde üzerilerine bir şeyler giyinmeye çalışırken dudaklardan kelime-i şehadetler dökülüyor.

Herkes ağlıyor.

Herkes feryat ediyor.

Merdivenlere koşuşturma var .

Canları kurtarma azmi ile herkes kendini dışarı atma, kurtulma amacında.

Bu arada dışarıdan yıkılan binaların gürültüleri geliyor.

Çöken çatıların, patlayan camların, yıkılan duvarların ve sarsılmaya devam eden depremin insanın içini dışına çıkaran, korkudan ödleri koparan, yüzleri solduran ölümün kapısını aralayan sesi insanın ayaklarının bağını çözüyor.

Dizlerde derman bırakmıyor.

Veee...

Derken yeryüzü siniyor.

Yıkılan binalardan insanların "imdat" sesleri yükseliyor.

Kar hâlâ yağıyor.

Çevrede ışık yok.

Ağlayan, bağıran, çağıran, feryat eden edene.

Kimse ne yapacağını bilemez halde.

Telefonlar çalışmıyor.

Arabası olanlar arabalara sığınıyor.

Artçılar başlıyor bu kez.

Korku sinmiş değil.

Yıl: 2023

Gün: 6 Şubat Pazartesi

Saat: 04:17

Acımız çok büyük.

Tam “bitti, bu kadar” derken, dokuz saat sonra daha şiddetli bir deprem daha vurdu şehirleri, köyleri, insanları ve yürekleri.

O dakikaların, o günlerin anlatılması çok zor; hem de o kadar zor ki...

Ama ya yaşanması!..