Türkiye, birinci yıl dönümünde 6 Şubat’ı unutmadı.

53 bin 500 kişinin hayatını kaybettiği, 107 bin 500 vatandaşın yaralandığı ve toplam maliyeti 104 milyar dolar civarındaki felaket, birinci gündem oldu.

Sivil toplum ve akademik yapılar, 6 Şubat referanslı açıklamalara imza attı.

Açıkça ifade etmeliyim ki birçoğu, beylik laflar ve ezberle dolu beyanlardan öteye geçemedi.

-malı -meli’ klişeleriyle bezeli metinlerde temel hedef, hep sistem ve siyasetti.

21’inci yüzyıldayız ve bizler, halen sistemden, sistemi rehabilite etmekten bahsediyoruz. Kural, yaptırım ve cezalara vurgu yapıyor ve denetime parmak basıyoruz.

Yahu söyleyin lütfen, doğru iş yapması ceza korkusuna bağlanmış bir toplum gelişebilir mi?

Gelişmiş toplum dediğin doğru adım için yönetilmeye ihtiyaç duymayandır.

Toplumu kendi haline bırakıp sürekli sistemi, sorunun merkezine saymak doğru mu?

Aslında ne yasalarımızda ne yönetmeliklerde ne mevzuatta ne cezalarda ne de denetim sisteminde yetersizlik var! Çünkü sürekli güncelleniyor ve hiçbir boşluk bırakmıyor.

Sorun veya önceki deyişle ‘boşluk’, toplumun özeti olarak giderek çarpıklaşan bireyde!

Dolayısıyla tüm açıklamalarda topluma mesajlar vermek, vatandaşa ödevlerini hatırlatmak ve halka haklarını öğretmek gerekirdi ki temel ihtiyacımızın toplum eleştirisidir.

Neden? Çünkü görüyoruz ki bu toplum; kanun ve kural tanımayan, çarpık ve kaçak yapılaşmaya yönelen, adaleti kendi kazanımıyla sınırlayan insan tipini sürekli üretiyor. Eğitimli-eğitimsiz, fakir-zengin fark etmeksizin toplumun büyük çoğunluğu hakka girmekten çekinmiyor.

Siyasilerin, işlerinin doğası gereği yapamadığı toplum eleştirisini, sivil yapılar cesurca ve gerçeklikten güç alarak herkesin gözüne sokarcasına ortaya koymalıdır.

Ne yazık ki ‘aydın’, ‘çağdaş’, ‘birikimli’, ‘eğitimli’ insan tipinin de konformizm etkisiyle bayağı ve sıradan kaldığını görüyoruz.

Bu tabloda fikir işçisine de bir alternatif yol açma imkânı kalmıyor. Çünkü cehaletin bu denli yükseldiği dönemlerde fikir işçisinin, toplum adına savunma ortaya koymak için tutunacağı bir dal bile kalmıyor. Neyse ki birileri laf üretirken icraatı sürdürenler var!

6 Şubat’a dair olanca laf salatasının yanında ‘birileri yapılması gerekeni yapıyor’ dedirten işleri de gördük.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Kahramanmaraş’ta konuştu:

Hatay’da 7 bin 270 konutun Gaziantep’de 10 bin 698 konutun kura çekimi ve teslim törenini gerçekleştirdik. Bugün de Maraş’ta 9 bin 882 konutumuzun kurasını çekiyor, anahtarlarını teslim ediyoruz. Bunlara ilave olarak Kahramanmaraş’ta 20 bin kontumuzun yapımı hızla sürüyor. Kahramanmaraş'ta hak sahibi yaklaşık 78 bin vatandaşımızın tamamına anahtarlarını teslim edene kadar gece gündüz durmayacağız. Yıl sonuna kadar 200 bin konutumuz hak sahiplerine teslim etmektir. Ardından bu sayıyı 390 bine tamamlayacağız.”

Bu rakamlar dile kolay gelebilir!

Adana 2 bin 408. Adıyaman 6 bin 1. Diyarbakır 4 bin 500. Elazığ 2 bin 736. Gaziantep 15 bin 160. Hatay 10 bin 418. Kahramanmaraş 19 bin 501. Kilis 2 bin 11. Malatya 6 bin 672. Osmaniye 3 bin 638. Şanlıurfa 2 bin 319…

İki ayda bu rakamlarla daha da fazla yara sarılmış olacak…

Rezerv alanlarda ve şehir merkezlerinde yapımı tamamlanan konut, köy evleri ve iş yerleri her ay ortalama 15-20 bin olmak üzere hak sahiplerine verilecek.

***

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli de dün Kahramanmaraş’taydı.

Kura çekilişinde vatandaşa seslenen Sayın Bahçeli’nin şu sözleri akıllarda yer etti:

“Zor şartları milli birlik ve beraberlik şuuruyla aştık… Türkiye’nin toprak altında kalmasını dileyenleri hayal kırıklığına uğrattık… 'Başaramazlar' diyen kimler varsa kızarmayan yüzleriyle deşifre oldular ve mahşeri vicdan tarafından mahkûm edildiler… Türkiye pek çok cephede ardışık ve birbiriyle eklemlenmiş sorunlarla mücadele halindedir…”

Sayın Bahçeli’nin dediği üzere Türkiye’nin ardışık sorunlarla mücadelesini dün Çağlayan Adliyesi’ne yapılan terör saldırısında gördük.

Etkisiz hale getirilen teröristlerin kimliği deşifre olduktan sonra senaryo daha da netleşti.

CHP’li Sezgin Tanrıkulu, DEM’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun adeta ifşa olduğu bu saldıranlar hakkında bir çarpıcı değerlendirme de MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’dan geldi.

MHP Genel Sekreteri Büyükataman’ın konuya ilişkin açıklamasındaki ifadeler, Türkiye’nin nasıl sorunlarla mücadele ettiğini resmetmeye yetiyor:

“Bugün Çağlayan Adliyesindeki alçak terör saldırısını gerçekleştiren teröristlere, yakın geçmişte DEM Partili ve CHP’li sözde milletvekilleri tarafından sahip çıkıldığı ve teröristlerden bir tanesine ise Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından ‘hak ihlali’ kararı verildiği ortaya çıkmıştır. Tüm bunlar tesadüf değildir! CHP-AYM-DEM İttifakı terör örgütlerine, teröristlere, milletimize ve devletimize saldıran terör örgütünün kanlı ellerine sahip çıkmayı adeta kendine görev edinmiştir…”

Saygıyla…