Yaklaşık bir haftadır ülkemiz orman yangınlarıyla mücadele ediyor. Görevlisiyle, gönüllüsüyle herkes canla başla çalışıyor; derdi, yeşil vatanı koruyabilmek. Elbette yangınların çıkması, hatta bazılarının beklenenden uzun sürmesi, hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin çok çok üzerinde seyretmesine bağlanabilir. Evet, bu kabul edilebilir bir gerekçe ama...
***
Bir de madalyonun öbür yüzüne bakmak gerek. Yangınların bu kadar uzun sürmesi ve neredeyse hep aynı bölgelerde çıkması sadece hava sıcaklıklarıyla açıklanabilir mi? Bana göre açıklanamaz, açıklanmamalı da… Perdenin arkasında iş bilmezlik gibi bir durum da olabilir mi?
***
Bakın, diğer bölgelerde çıkan yangınlara... Örneğin Aydın, Muğla, Antalya... Hava sıcaklıklarının en yoğun hissedildiği iller arasında. Aynı zamanda ormanlık alan açısından da en büyük risk taşıyan yerler. Mesela Cuma günü Antalya’da neredeyse aynı anda dört ayrı noktada yangın çıktı. Şehirde herkesin yüreği ağzına geldi. Yangınlar konusunda geçmişten acı tecrübelere sahip olan kentte korku hakimdi ama bu korku, Vali Hulusi Şahin’in kusursuz denilebilecek organizasyonuyla kısa sürede atlatıldı.
İyi bir organizasyon, sağlam bir koordinasyon ve bizzat sahada takip edilen bir süreç sayesinde kısa sürede başarıya ulaşıldı. Demek ki akılcı hareketle, doğru çalışma ve titiz idarecilikle zorluklar aşılabiliyor.
***
Demem o ki, her şeyi doğa olaylarına bağlayarak "ne yapalım" anlayışıyla savsaklamak ya da işi hafife almak, telafisi güç sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden özellikle bu dönemlerde her zamankinden çok daha fazla özveriye ihtiyaç var. İdarecilerimizin bu bilinçle hareket etmesi, vatandaşlarımızın ise yeşil vatanımız konusunda çok daha dikkatli, temkinli ve teyakkuz halinde olması gerekir.
***
Unutmayalım ki orman yangınları sadece ağaçları değil, içinde barındırdığı binlerce canlıyı da yok ediyor. Bir kelebeğin kanadından, bir sincabın yuvasına kadar her şey kül olup gidiyor. O yüzden mesele sadece alevleri söndürmek değil; bu felaketin hiç başlamamasını sağlamak, başlamadan önlem almak. Bu da ancak her bir bireyin sorumluluk almasıyla mümkün.
***
Bir piknik ateşi, bir sigara izmariti, hatta bir cam şişe parçası... Küçücük bir ihmal, koca bir ormanı tarihe gömebilir. Bu ihmalleri ortadan kaldırmak için daha sıkı denetim, daha fazla eğitim ve en önemlisi daha fazla bilinç gerekiyor.
***
Artık “Ben ne yapabilirim ki?” devri çoktan kapandı. Bugün herkesin yapabileceği bir şey var. Kimi sadece çöpünü toplayarak, kimi çevresindekini uyararak, kimi gönüllü olarak destek vererek bu mücadeleye omuz verebilir.
SON SÖZ
Bu topraklar, bu ağaçlar, bu ormanlar hepimizin ortak mirası. Ve bir mirası korumak, onu gelecek nesillere taşımak da en az sahip olmak kadar büyük bir görevdir.