Yıllardır Türkiye’nin turizmde dünyaya açılan penceresi ünvanına sahip Antalya, marka şehir olmasının yanında marka firma ve isimlerle de anılmaya başlandı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, TGA ile son yıllarda yalnızca seyahat ve konaklama alanında değil, gastronomi sektöründe de Türk turizmine önemli katkılar sağlıyor
Dünya markası bir şehirden yıllardır marka isimleri ön plana çıkaramamanın bedelini ise çok ağır ödedik. Temsilde hep arka planlara itildik. Özellikle turizmin olmazsa olmazı gastronomide!
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) için aday çıkaramayan yeme-içme ve eğlence sektörü, sonunda doğru yolu ve adayı buldu. Antalya yönetimde temsil hakkı elde etti.

Antalya’nın gastronomi alanında sembol restoranlarından 7 Mehmet’in dördüncü kuşak temsilcisi dünyaya damgasını vuran Şef Mehmet Akdağ, TGA Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildi.
Uluslararası alanda kazandığı birçok ödülle Antalya ve Türkiye gastronomisinin gücünü dünya sahnesine taşıyan Akdağ, sanırım bu birikimini TGA çatısı altında dünya ile paylaşacak.
Çünkü gastronomi, yalnızca bir mutfak anlayışı değil, turizmin yönünü belirleyen stratejik bir alan oldu. Bu nedenle Mehmet Akdağ’ın TGA’da olması hem Türkiye’nin hem de Antalya açısında önemli bir kazanım.

Dünya hem Türk hem de Akdeniz mutfağını en ince ayrıntılarına kadar tanımış olacak bizim kendi evladımız ile. Yani 7 Mehmet efsanesi artık dünyaya yayılacak.
Antalya’nın marka ismi Mehmet Akdağ hiç şüphesiz ki hem TGA’ya hem de sektöre büyük değer katacaktır. Yeni dönemde artık deniz, kum, güneşin ötesinde bir de gastronomi turizmimiz olacak. Zaten gecikmiş bir olaydı.
Gastronomi, turizm gelirleri içinde yüzde 18-20 arasında bir yere sahip. Bu da her yıl dünya genelinde 200 milyondan fazla gastronomi turisti olduğunu gösteriyor.
Bu rakamlara baktığımız zaman mesele sadece tüketim değil, gastronomi ekonominin kalbine yerleşmiş stratejik bir rol oynuyor. Önemli olan bu pastadan pay alabilmek.

Türkiye açısından önemli olan ise turizmde ürün çeşitliliğini zenginleştirmeni yanı sıra kültür turizminin topraktan ve denizden gelen ekonomi ile birleştirip gastronomiyi öne çıkarmak.
Bu durumda artık turist başına 1000 dolar hedefinde çıtayı İspanya’da olduğu gibi yükseltmek ve 1250-1500 dolar hedefine yerleştirmek hiç de hayal değil.
Zira kültür satın almak isteyen turiste, tarihimizi, yemek kültürümüzü ve geleneklerimizi de sunmalıyız. Bu sayede sosyo ekonomik ve kültürel seviyesi daha yüksek bir kesim Türkiye’yi tercih edecektir.
Türk mutfağı yalnızca yemek tariflerinden ibaret değil ve olmamalı! Bu ülkenin coğrafyasının, tarihinin, kültürlerinin ve doğanın iç içe geçtiği bir hafıza katmanı var.
Karadeniz’in balığından Ege’nin otlarına, Güneydoğu’nun baharatından Orta Anadolu’nun hububatına, Akdeniz usulü beslenmeye kadar olağanüstü bir zenginliğimiz var.

Aynı zamanda sağlıklı beslenmeden sürdürülebilir tarıma kadar pek çok alanda fark yaratan bir potansiyeli de barındırıyor ülkemiz. Mutfağımız güçlü ama bir o kadar da az tanıtıldı bugüne kadar.
İşte Mehmet Akdağ’ın TGA yönetimine dahil olması ile gastronomi turizminde çok önemli değişiklikler ve gelişmeler olacaktır. Buna adım gibi eminim. Çünkü 7 Mehmet bunun en canlı örneği. Dünyanın dört bir tarafından turist sırf damak tadı için buraya geliyor.
TGA’nın bugünü kadar eksik olan gastronomi turizmi tanıtımı bundan sonra Mehmet Akdağ ve 7 Mehmet efsanesi ile büyük bir eksikliğini giderecek. Sadece TGA değil tüm dünya bir değer kazandığını fark edecek.
Bir taraftan sevinirken bir taraftan da üzüldüm. Sevindim çünkü; 7 Mehmet Efsanesi’nin temsilcisi Mehmet Akdağ bayrağı zirveye taşıyacak. Üzüldüm çünkü; Keşke rahmetli Mehmet amca ve Hakkı abi de bu günleri görebilseydi.
Eminim ki onlar temsilcileri, Mehmet’in başarısını bir şekilde görüp gurur duyuyorlardır. Bu noktada bize düşen ise TGA Yönetim Kurulu Üyesi gururumuz Mehmet Akdağ’a Antalya’nın markasına koşulsuz ve şartsız destek olmaktır.
Yolun açık olsun!