Bu ülke öyle Bir Mayıs'lar yaşadıki, kan dondurdu.
Aslında Bir Mayıs İşçi Bayramı bahaneydi.
Amaçları başkaydı.
Devlet düzenine karşıydılar.
Hükümete kin güdüyorlardı.
Esnafa, sermayeye, fabrikatöre hınçlıydılar.
Bankalara düşmandılar.
Anlamsız bir karşı direniş vardı.
Karşı partilere rakiptiler ama kendilerinin de bir partileri yoktu.
İşçi Bayramı bahaneydi.
"İşçiye hakkı verilmeli" diyorlardı.
"İşçi hakları korunmalı" diyorlardı.
"İşçiler ezilmemeli" diyorlardı.
"İşçi grev hakkını kullanmalı" diyorlardı ama işverenin Lokavt uygulamasına karşıydılar.
Haklılardı bu isteklerinde.
Emekçiler alın terlerinin hakkını elbette almalıdır.
Ancak Bir Mayıs İşçi Bayramı gününü zehir etmeden.
Bayram günü kana bulanmadan.
İş yerleri kırılıp, dökülüp, yakılmadan.
Bankalar tahrip edilmeden.
Bayram ise o gün bayram tadında kutlanmalıydı.
Ama öyle olmuyordu.
Bir Mayıs'ın ertesi günü yaşanan olayların dokümanı açıklandığında şaşırıp kalıyorduk.
Ülke tedirgin olurdu.
Milleti karamsarlık kaplardı.
Üniversiteler göz hapsine alınırdı.
İşçi sendikaları o günlerde adeta provake merkezi idi.
İşçiler denen gruplarda belki birkaç işçi vardı ama gerisi?
Bilinmez güçler (aslında devlet biliyordu) bu işçi Bayramı teröre nasıl dönüştürülüyordu basın hepsini çarşaf çarşaf ortaya koyuyor, yayınlıyordu.
Bu ülke öyle Bir Mayıs İşçi Bayramları gördü ve yaşadı ki...
Meydanlar korku meydanı, kutlamalar kin, hınç ve ne için bilinmez büyük bir intikam hırsıyla gövde gösterisi yapmaya dönüşüyordu.
Öylesine ne bir bayram olsun ne kutlamalar olsun.
İşçi Bayramı bahane olmasın.
İşçilerin, bayramlarını bayram tadında kutlamaları temennisiyle el ele, kol kola, omuz omuza, kardeşçe nice Bir Mayıs'lara.