Geçtiğimiz haftalardan beri Türkiye gündemini sarsan bir konudan bahsetmek istiyorum. 
Bu konu hassas olduğu için kelimelerimi bu yazı özelinde seçerek kullanmaya dikkat edeceğim.
Türkiye Cumhuriyeti son yıllarda artan başıboş sokak hayvanları problemiyle mücadele etmeye çalışıyor.
Bu konuda her kafadan farklı bir ses çıkıyor.
Siyasi kanat çözüm üretmek isterken bazen saçma öneriler sunarken, hayvanseverler de buna karşı olarak hırçın bir tavır izliyor.
Bir türlü orta yol bulunamadığı için mesele her geçen gün içinden çıkılamaz bir hal alıyor.
***
Son haftalarda sokak hayvanları sorunuyla ilgili siyasi kanattan bir çözüm ortaya atıldı.
‘Barınaklarda toplanacak sokak hayvanlarının 30 gün içerisinde sahiplendirilmediği takdirde uyutulması’ gibi bir öneriydi bu…
Ne kadar kolaya kaçılmış bir öneri demi.
Siyasi kanat bir taraftan bu öneriyi ortaya atarken, hayvanseverler ise yine çileden çıktı. 
Türkiye’nin dört bir yanında toplaşan hayvanseverler Hayvanları Koruma Kanunu’nda  yapılması planlanan bu değişikliğe tepki gösterdi. 
Az önce bahsettiğim gibi her iki taraf yine saçmalığın daniskasını bizlere izletti.
Siyasi kanattan gelen çözüm fikrinin acımasızlığına mı yanalım yoksa hayvanseverlerin serzenişine mi üzülelim bilemedim.
***
Günün sonunda bu ortaya atılan kanundaki değişiklik önerisinin uygulanabilecek, insancıl bir öneri olmadığı için yürürlüğe girmeyeceğini düşünüyorum.
Diğer taraftan sokak hayvanları meselesi her geçen gün haddinden fazla Türkiye gündemini meşgul ederken halen akılcı bir çözüm üretilmemesi de üzüldüğüm bir diğer nokta.
Şimdi sokak hayvanlarının ‘uyutulmalarının’ öngörüldüğü bu fikri bir çöpe atalım önce.  
Böyle bir şey olamaz, olmayacaktır.
Allah’ın verdiği canı Allah’tan başkası alamaz.
***
Şimdi bu işin nasıl çözüme kavuşturulabileceğine bir baksak bence en doğrusu olacak.
Bu mesele biraz daha uzamaya devam ederse daha saçma fikirler ortaya türeyecektir. 
Onun için artık aklıselim bir şekilde bu meseleyi çözmek şart oldu. 
Evcil hayvan sahibi biri olarak bu mesele konusunda hassas olduğumu belirtmek isterim. 
***
Sokak hayvanları konusunda örneklere dönüp bakmak gerekiyor. 
Avrupa ülkeleri bu konuda farklı yöntemler uyguluyor.
Örneğin İsveç’te barınaklara götürülen sokak hayvanlarına ömürlerinin sonuna kadar bakılabiliyor.
Ancak İngiltere’de ise bu hayvanlar belli bir aşamadan sonra "uyutulabiliyor."
Almanya ve Belçika gibi kimi ülkelerde ise bu durumda "uyutma" ancak hayvanın sağlık sorunları olması durumunda gerçekleştiriliyor.
Yunanistan’da ise 3 ay boyunca sokak hayvanın sahiplerinin bulunması yoksa da sahiplendirilmemesi durumunda kısırlaştırılan ve aşısı yapılan hayvanlar, bulundukları yere bırakılıyor.
***
Avrupa’nın birçok ülkesinde bu alandaki sorumluluk yerel yönetimlerde bulunuyor.
Bazı ülkelerde polis de süreçte yer alıyor, bazılarında ise rol oynamıyor.
Bunun yanında birçok ülkede STK’lar bu alanda önemli görevler üstleniyor.
Bazı örgütler, özellikle barınaklara götürülen hayvanların sahiplenilmesi için de yoğun çalışma yürütüyor.
Hatta İsviçre gibi bazı ülkelerde bazı barınaklar sivil toplum kuruluşları tarafından yönetiliyor.
***
Bu örnekler arasında Hollanda ise Avrupa sokaklarında sahipsiz köpek sorununu çözmüş bir ülke olarak gösteriliyor.
Hollanda’da uygulanan “Topla, Kısırlaştır, Aşıla ve Aldığın Yere Bırak”  programıyla uzun vadede kalıcı bir çözüm bulunmuş.
Türkiye’deki uygulanması düşünülen ‘uyutma’ yöntemini yerine Yunanistan, Hollanda ve birçok Avrupa ülkesinde uygulanan “Topla, Kısırlaştır, Aşıla ve Aldığın Yere Bırak” yöntemiyle sokak hayvanları sorunu kalıcı olarak çözüme kavuşturulmuş…
Biz neden ‘uyutma’ yöntemini tartışıyoruz.
Uygulanması gereken çözüm yöntemi ortada; 
“Topla, Kısırlaştır, Aşıla ve Aldığın Yere Bırak.” 
Bir an önce ivedi bir şekilde kanunda değişiklik yapılarak bu yöntemin uygulanması hususunda harekete geçmek lazım.