Aslında bu konuyu yazıp yazmama konusunda biraz da olsa tereddütlerim vardı ama hafta içi yaşanan gelişmelerden sonra yazmaya karar verdim. 
***
Biliyorsunuz 31 Mart seçimleri bir takım tartışmaların gölgesinde yapıldı. Özellikle ekonomide yaşanan nakit darlığı, fahiş artış yapan fırsatçılar ve emekliler üzerinden çok çok becerikli kampanya yürüten ve algıyı başarılı şekilde yapan muhalefet ilk kez üstünlük sağladı. 
***
Elbette bu bir demokrasi şölenidir ve milletin tercihini herkesin saygı duyarak kabullenmesi gerekir ki öyle de oldu. Ancak gelelim konunun bağlanması gereken yere. 
***
Malum seçim döneminde dişlerini gıcırdatarak intikam ateşiyle yanıp tutuşanlar vardı. Beni aday yapmadılar, benim işimi çözmediler, benim çocuğumu işe almadılar safsataları ile benlik duygusuna kapılanlardan bahsediyorum. 
***
Kendi partili adayın değil de muhalefette onun karşısında kim güçlü işe ona destek verenler. Benim burada ittifak var olduğu sürece aday olmam imkansız diyerek nefsinin esiri olanlar. Evet size şimdi sormanın zamanı geldi. Vicdanen rahat mısınız?
***
Oldu mu istediğiniz? Huzurlu bir şekilde yastığa başınızı koyabiliyor musunuz? Siz var ya siz! Kusura bakmayın ama yeri gelir bir yerde başkan, yeri gelir bir yerde aday olabilirsiniz belki ama asla ve asla adam olamazsınız!
***
17-25 Aralık benzeri bir sivil darbe anlayışı eğer son anda fark edilmese bu ülkede neler olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
***
15 Temmuz'dan daha karanlık bir dönemi bu ülkeye yaşatmak için planlarını ve hesaplarını hiç bozmayan alçakların aparatı olduğunuzun farkına varabildiniz mi bilmem ama Ankara emniyetinde olanları dikkatli takip ederseniz ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız. 
***
Tabi ki "önce ben" deme duygusu, kişisel hırs ve ihtiraslarınız sizi esir almadı ise...