Türk kültürüyle ilgili yapılan araştırmalarda ve yayımlanan eserlerde yeterince değerlendirilmemiş, üzerinde pek durulmamış bir konu olan “bayram” kavramı ve kurban ritüeli ile ilgili olarak bu hafta da sizlerleyim. Elbette ki bayramlar; aramızda olmayanların hüznünü hissettiren, birlikte olmanın sevinç ve mutluluğunu yaşatan, bizleri duygudan duyguya götüren çok kıymetli günlerdir. Aynı zamanda dayanışma kültürümüzün de bir göstergesidir.
***
Hepimizin bildiği gibi, insan ve toplum hayatını etkileyen unsurlar arasında inançların önemli bir yeri vardır. Kişiliğin ve aile bireyleri arasındaki bağların oluşmasında, toplumu oluşturan bireylerle olan ilişkilerin düzenlenmesinde, gelişmesinde ve yürütülmesinde inançların rolü büyüktür. Bu inançlar kapsamında gelişen, her çağda belirli ritüellere sahip olan ve evrensel ibadetlerden biri sayılan kurban kesme eylemi, İslam dininin doğuşundan çok önceki çağlara kadar uzanır. Dilerseniz sözlükte “yaklaşmak, Tanrı’ya yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban ve bayram sözcüklerinin tarihi hakkında kısaca değinelim.
***
Esasen “bayram” ve “kurban” sözcükleri ilk kez, Türk kültürünün en değerli eserlerinden ve en eski sözlüğü olan Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügati’t-Türk’ünde görülür. Kaşgarlı, kelimenin aslının “bedhrem” olduğunu, bu kelimenin Oğuzlar tarafından “beyrem” şeklinde söylendiğini belirtir. Yine Kaşgarlı’ya göre, “bayram; eğlenme, gülme ve sevinme günüdür.” Kurban karşılığı olarak ise “yağış” kelimesi geçmektedir.
***
Türk mitolojisinde çok önemli bir yere sahip olan ve kişinin Tanrı’ya yakınlık elde etmek için adadığı can anlamına gelen kurban kesme eylemi, İslam dininin doğuşundan çok önceki çağlara, atalarımızın eski dini olan “Gök Tanrı” inancına kadar uzanır. Bu, tek Tanrılı bir inanıştı. Türk inancının merkezinde yer alan "Gök Tanrı", evrenin ve tüm canlıların yaratıcısıydı. Başta insan olmak üzere tüm canlılar onun iradesine bağlıydı.
***
Yeryüzündeki hayatı, doğayı ve iklimi o düzenlemekteydi. Hâkimiyet ve hükümdarlık onun bağışıyla gerçekleşmekteydi; yalnızca ondan dilekte bulunulabilirdi. Kısaca ifade etmek gerekirse, onun her şeyde bir rolü ve etkisi vardı. Dolayısıyla atalarımız, kendilerini daima hayatları üzerinde tek ve mutlak söz sahibi olan “Gök Tanrı”nın destek ve himayesini almak durumunda hissetmişlerdir. Bunun için de bayramlarına önce “Gök Tanrı”ya kurban keserek başlamışlardır. Kurban olarak ise, hayatlarında önemli bir yeri olan ve başlıca rol oynayan atı tercih etmişlerdir.
***
Tarihî kayıtlara göre, Türklerin Hunlardan bu yana bayram ve festival türünden birçok tören ve etkinlikleri vardı. Örneğin, Hun Türkleri beşinci ayda, yani ilkbaharda “Lung-cınğ” adı verilen yerde topluca büyük bir bayram yapmaktaydılar.
***
Bu bayramda hem inançla ilgili âdetler yerine getirilir, hem de çeşitli müsabakalar düzenlenirdi. Dinî âdet olarak evrenin yaratıcısı “Gök Tanrı” için at kurban edilirdi. Hunlara benzer bayram ve festivallere Göktürklerde de rastlanmaktadır. Göktürkler, her yıl belirli bir zamanda “ecdat mağarası”nda Gök Tanrı için kurban keserlerdi.
SON SÖZ
Tarihten kısa notlar aktardığımız bu yazı vesilesiyle Kurban Bayramınızı kutlar, esenlikler dilerim.