Dinledikçe dudak uçuklattılar.

Kulaklarımıza inanamadık.
Villalar.
Daireler.
İş yerleri.
Dükkanlar.
Paralar dersen sayısız.
Dolarlar milyon milyon.
Türk lirası havalarda uçmuş.
Krediler olabildiğince fazla.
Ayyuka çıktı rüşvetlerin istenmesi, verilmesi, alınması.
Hiç boş geçmemişler.
Açık açık istemişler.
"Vereceksin" demişler ve almışlar.
Mecbur kalmışlar, vermişler işlerinin hatırı, yürümesi için.
Hiç kimseden çekinmemişler.
Hiç adaleti hesaba katmamışlar.
Siyaseti kılıf yapmışlar.
İBB'yi kullanmışlar.
İddianame öyle diyor.
"Duyulursa rezil oluruz" diye korkmamışlar.
Bu kadar rahat nasıl hareket etmişler, inanılmaz.
Babalar, oğlullar, arkadaşlar, dostlar hepsi sorgulandı, sorgulanacaklar.
Yargılanacaklar.
Milletin parasının hesabı sorulacak.
Milyarlarca paranın nerede olduğu sorulacak.
O kadar büyük oyun oynamışlar o kadar büyük işler yapmışlar ve o kadar büyük vurgun vurmuşlar ki...
Kasa kasa paralar.
Deste deste dolarlar.
Çanta dolusu Yurolar.
Yüksek yüksek para kuleleri.
Valiz içinde paralar.
Bavul bavul Türk parası elden ele geçmiş.
Verilmiş, alınmış.
Tehditler savrulmuş rüşvet vermeyenlere.
"İşin olmaz istediğimiz parayı vermezsen" demişler.
Helal haram dememişler.
Halkın deyimiyle "Malı götürmüşler" el birliğiyle.
Daha neler neler var binlerce sayfa iddianamede.
Bunların hepsi olmuş.
Yaşanmış.
Hepsi gerçek.
Tamam, okuduk, duyduk, dinledik olanların tümünü.
Ama işin tuhaf tarafı bu olanların gerçek olduğu değil.
Tuhaf olanı, garip olanı ve şaşırtan tarafı CHP'lilerin büyük bir kısmının bunlara inanmamaları.
"İftira" demeleri.
"Yalan" demeleri
"Erdoğan'ın karalaması" demeleri.
"Erdoğan'ı koltuğundan edecek diye kumpas kurdular" demeleri.
"AK Parti'nin seçimi kaybetme korkusu" demeleri.
Savcılık iddianamesini saçma bulmaları.
Tüm itiraflara, belgelere, kayıtlara, görüntülere hâlâ inanmamaları.
Çok büyük bir örgüt şeması ile sayfa sayfa iddianameye rağmen bütün bu olanlara inanmamaları gerçekten dudak uçuklatıyor.
Ve ister istemez:
"Bütün bu yapılmış olanlara rağmen mi hepsi yalan?" diyor insanlar.