Nihayet rahat rahat bir cuma yazısı yazmak nasip oldu. Bugün çoluk çocuğu olanlar açısından önemli bir konuyu ele alacağım. Mevzumuz ‘HAYIRLI EVLAT’.

Bunun nedeni ise sanatçı Güllü’nün ölümüyle alakalı yaşanan gelişmeler. Olayın ilk günlerinde, “Düştü mü, atıldı mı yoksa intihar mı” soruları tartışıldı.

Cevap bulamayan sorular içinde kamera ve ses kayıtları sürekli sanatçının kızı Tuğyan Ülkem Gülter’i işaret etti. Annesinin ölümüyle alakası olmadığını söyleyip suçlamaları hep reddetti.

Şarkıcı Güllü’nün şüpheli ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmada sanatçının kızı Tuğyan Ülkem Gülter ve arkadaşı Sultan Nur Ulu, yurt dışına kaçarken yakalanıp gözaltına alındı.

Gerekçe ise TÜBİTAK tarafından hazırlanan rapor. Buna göre Güllü’nün kızının annesini camdan atıp, “Hadi görüşürüz bay bay” sözleri. Çözümlenen ses ve görüntülere göre sanatçı planlı bir şekilde odaya çekilip camdan aşağı atılmış!

Şu işe bir bakar mısınız? Biri anne diğeri kızı! Bir evlat annesini camdan atıp öldürüyor. İddiası bile çok korkunç ve düşündürücü. Aman yarabbi ne günler yaşıyoruz!

Baktığımızda hepimizin aklına gelen, “Allah evladın bile hayırlısını nasip etsin” cümleleri değil mi?

Hayırlı evlat yetiştirmek, her anne ve babanın arzusudur. Fakat çocuğun ‘HAYIRLI’ mı ‘HAYIRSIZ’ mı olduğunu çok geç fark ediyoruz. Fark ettiğimizde ise iş işten geçmiş oluyor! Bu nedenle çocuk eğitiminde erken davranmak çok önemli.

Lokman Suresi'nde, çocuğun eğitiminde nelerin öncelenmesi gerektiği; “Kulluk bilinci; ebeveyne hürmet, vicdan muhasebesi;, toplumsal duyarlılık ve alçakgönüllülük” olarak sıralanıyor.

Evlatlarımızın iyi bir diploma ve yüksek kariyer sahibi olmalarıyla ilgili olduğumuz kadar, ahlaklı bireyler olmaları için de uğraşmalıyız. Topluma yük olan değil, toplumun yükünü alan bir nesil inşa etmemiz için, çocuklarımıza ahlak noktasında güzel örnek olmalı, toplumsal meselelerde şuur vermeliyiz.

Ruhen sağlam olan ve psikolojik sorunları bulunmayan ebeveynler, çocuklarının korunup kollanması hususunda elbette elinden geleni yapmaktadır. Yeterli mi yetersiz mi o tartışılır!

Çocuklarımızın maddi rahatlığını ve bedensel sıhhatini düşündüğümüz kadar, onların ruhi ve manevi selametinin de derdinde olmalıyız. Dünya hayatında başarılı olmalarını istediğimiz kadar, Allah’ın rızasını kazanmaları için elimizden geleni de yapmalıyız.

Çünkü dünyevi konforun tek başına mutlu olmak için yeterli olmadığı ayan beyan ortadadır. Ruhi olgunluğa ulaşmadan manevi huzura ermek imkânsızdır.

Çocuklarımız, geleceğimizin teminatıdır. Onları iyi yetiştirmek, toplumumuzun daha huzurlu ve mutlu bir geleceğe sahip olmasını sağlayacaktır.

Kendimize, “Çocuklarımıza neler oluyor? Neden bozuluyorlar? Nasıl bu hale geldiler?” sorularını yöneltmekte fayda var. Çocuklarımıza maalesef bir haller oluyor!

Büyükler vahametin az çok farkında, ama küçükler, sürüklendikleri uçurumun kenarını ne yazık ki görmüyor, göremiyor. Maalesef bu devirde hayırlı evlat yetiştirmek çok zor!

Evet, bütün zamanlarda insanlar ailelerine ve topluma hayırlı bireyler yetiştirme kaygısı gütmüşlerdir. Bunun için çocuklarımızda küçük yaşta davranış bozuklarına karşı dikkatli olmalıyız!

Bizim geleceğimiz onlara emanet. İyi bir çocuk yetiştirmek kadar büyük bir yatırım, değerli bir iş yoktur. İşimize gücümüze verdiğimiz önemi onlara da verelim.

Bakın çağımız, bir yönüyle bilgi ve iletişim çağı. İletişim imkanları ise, alabildiğine kolaylaşıp çoğaldı. Her şeyde olduğu gibi, bu mecralarda da iyilik-kötülük, hayır-şer, müsbet-menfi şeyler bütün şiddetiyle varlığını ortaya koyuyor.

Şer ve kötülük tahrip olduğundan, tahrip de kolay olduğundan, bozulmalar, düzelmelere nispeten daha hızlı ve daha kolay oluyor.

Bu nedenle annelere büyük görev düşüyor. Anne çocuk ilişkisi çocuğun hayatla ilk ilişkisini, bağını kurmayı öğretiyor. Anneyle sağlıklı ilişki kuran çocuk; babayla, arkadaşlarıyla, hayatta daha sağlıklı ilişki kuruyor.

Yani anne sevgisinin önemi çok büyük. Onun için sevgiyi yönetebilmek insana özgü bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Güllü’nün ölümü bize bunu açık ve net olarak gösteriyor!

Velhasıl velkelam; Allah’ın bize bahşettiği sonsuz nimetlerden birisi olan evlatlarımız, aynı zamanda bizlerin en büyük imtihanıdır.

Hayırlı evlat yetiştirmek, sadece dini bir görev değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Onları en doğru biçimde yetiştirmek aileler kadar bizlerin de görevidir.

Hayırlı cumalar!