Bir müddet cuma günleri suya sabuna dokunmadan (kimseyi eleştirmeden) sayfanın ortasından yazmaya gayret edeceğim. Çünkü hafta sonuna biraz relaks girmekte fayda var. Bu nedenle dün “ne yazayım” diye düşünürken sosyal medyada MHP Antalya eski İl Başkanlarından sevgili dostum Mustafa Akar’ın çok hoşuma giden bir yazısına rast geldim.

Öncelikle şunu belirteyim. Biz jenerasyon olarak biraz eski kafalı mıyız neyiz bilemiyorum ama hep eskiye özlem duyuyoruz. Geçmiş burnumuzun dibinde tütüyor, burnumuzun direğini sızlatıyor adeta. Gelin benimle birlikte siz de o yazıyı bir kez daha okuyun. Bakalım kendinizi geçmişe atıp neler bulacaksınız? 
Eskiden hatır, gönül, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, hoşgörü,  merhamet, şefkat, utanma hissi, mütevazılık, sempati, sevgi vardı. Şimdilerde ise önemli bir kesim, bütün bu değerleri yitirdi, kalpleri katılaştı,  gittikçe saygı ve sevgiden yoksun bir toplum haline geldik. 
Aslında o günlerde toplum çok güzeldi. Yani insanların çoğu güzeldi. Yalan söylemezlerdi çünkü yalan söylemek ayıptı. Söz senetti mesela. İnsanlar söz verdi mi akan sular dururdu. Cenazeye saygı vardı. Mahallede biri ölünce insanlar düğünlerini ertelerlerdi. Sonraki yıllarda televizyon hayatımıza girdi. Cenaze varsa bir hafta televizyon açılmazdı evlerde. 
Erkekler mahallenin toplanma yerinde buluşur, mahallenin, memleketin, ülkenin sorunları konuşulurdu. Herkes mahallelinin çocuğunu tanırdı ve herkes çocukları severdi. Misafirperverlikte yarışırlardı. Herkesin evinde ancak tek yemek pişerdi. Ama akşam olunca da sofrada dört yemek olurdu.
İnsanlar birbirlerine yaptıkları yemekleri götürürlerdi. Eskiden yaşlılara otobüste gençler sıra verirdi. Gençler ellerindeki poşetleri alır yaşlılardan ve yaşlının gideceği yere kadar giderdi. Gençler yolda yaşlıları karşıdan karşıya geçirirdi.
Öyle kolay kolay kötülük olmazdı çünkü insanlar kötülüğün ne olduğunu bilmezlerdi. Kötülük yapmak için kimse öyle ekstra çaba sarf etmezdi. Eskiden erkek erkekti, kadın da kadın. Kimse kimseden rol çalmazdı. Herkes yerini bilir ona göre yol alırdı.


Esnaf eskiden esnaftı. Gereksiz yemin etmez ve çok kazanmayı koşullanmazdı. Cami cemaati vardı ve mahalle camileri buluşma mekânlarıydı. Özümüzü yitirdik, benliğimizden ödün vermeye başladık. Saygısız, sevgisiz ve ukala bir toplum hüküm sürmeye başladı.
Tamamen yabancılaştık artık. Hayata, dostluğa, arkadaşlığa, anneye, babaya ve insanlığa. Eskiden yoksulluk vardı, yokluk vardı. Ama insanların onuru ve gururu da vardı. Saygı vardı, sevgi vardı ve gurur vardı.  Yoksul en az zengin kadar cömertti.
Eskiden bebekler bezden, silahlar tahtadan, arabalar telden, resimler kömür karasından yapılırdı. Çok oyuncağımız yoktu ama oyun vardı. Ve çocuklar sokaklarda özgürce oyun oynarlardı. Kimse çocuğuma ne olur diye düşünmezdi. 


Geceler ayaz, sokaklar karanlık, yıldızlar parlak olurdu. Çimenlerin üstüne sırtüstü yatıp masmavi gökyüzüne bakıp dalar giderdik. Kardan adam yapılır, evlerde odun ve tezek ile soba yakılır, kış gecelerinde uzun masallar anlatılırdı heyecanla. Evler badanalı, elektrik yoktu gaz lambası vardı. Ama gönüller hep aydınlıktı. 
Belki haberimiz yoktu şimdiki gibi küçülen dünyadan. Ama bizim dünyamız çok büyüktü. Kısaca eskiden herkes mutlu ve samimiydi. Eskiler eskiden çok güzeldi. İşte böyle bir şey. Eskiye özlem çok farklı. Tabi anlayıp kıymetini bilenlere!
----------------
MURATPAŞA’DA SİNİRLER GERGİN
Suya sabuna dokunmayayım dedim amma olmadı. Dün öğle saatlerinde Muratpaşa Belediyesi’ne yaşanan nahoş bir olayı çirkinliği yüzünden es geçemeyeceğim.Manşet (70)-1
Siyasetçi iş insanının kızı Gözde B., sürekli birimi değiştirilmiş. Buna sinirlenen Gözde B., iddialara göre (polis kaydına geçmiş) önce Belediye Başkan Yardımcısı Murat Kaya’nın odasını basıp camı çerçeveyi dağıtmış. Sonra da Başkan Yardımcısı Oya Kansu’nun odasına dalıp hakaretler yağdırmış.


Belediyenin güvenlik görevlilerinin güçlükle zapt edildiği önü sürülen bir çocuk annesi Gözde B., için daha sonra polis çağrılmış. Sonunda da, “Devlet malına zarar vermek ve kamu personeline hakaretten” hakkında şikâyetçi olunmuş.
Bir yerde bir olay varsa bunun tek taraflı olduğuna inanmak biraz güç. Birileri birine bir şey yapmasa, o kişinin canı yanmasa böyle nahoş olaylar olmaz. Hele hele böylesine önemli bir devlet kurumunda!
Bakalım bu işin altından ilerleyen günlerde neler çıkacak hep birlikte takip edip göreceğiz. Tarafların cevap hakkı bende bakidir.