Bugün mübarek Cuma. Benim için haftanın son yazısı olduğu için uzun süreden beri suya sabuna dokunmadan insanlığa faydalı olabilecek yazılar yazmayı ihmal etmiştim. Malum seçim falan derken bugünlere kadar geldik. Neyse bugün yazacağım konu tam bugüne özel. Haydi başlayayım.  

Evet, bu satırları okumaya başlamanız büyük başarılarla ilgilendiğinizi kanıtlamakta. Hatta, arzularınızı gerçekleştirmek için araştırmacı bir ruha sahip olduğunuzu ve bu hayattan hak ettiğinize inandığınız şeyleri almak için çok yaklaştığınıza işarettir. Başarıyla ilgilenmek harika bir duygu değil midir? İtiraf etmeliyim ki hayranlık verici bir başka özelliğiniz daha var. 

Şu anda elinizde tuttuğunuz gazetemizde benim satırlarım arasında geziyor olmanız şu gerçeği gösteriyor: Gitmek istediğiniz yere giderken size yardımcı olacak aletleri arayacak kadar zeki birisiniz. 

Satırlarımı okumayı bitirdiğinizde daha da muhteşem başarılara istek duymak ve bu isteğinizi gerçekleştirmek için kendinizi daha güçlü hissedeceğinizden şüphem yok. 

Geçmişte yaşadığım olaylar gösterdi ki; banka hesaplarının büyüklüğü, kişinin genel tatmin olma hesabının büyüklüğü, insanın düşüncesinin büyüklüğü ile doğru orantılı ve büyük düşünmekte de keramet var. Hepimiz, çevremizde farkında olduğumuz ve olmadığımız birçok düşüncenin ürünüyüz. 

Bu düşüncelerin çoğu da küçüktür, büyük değildir. Çevremiz bizi farkında olmadan ya da farkında olarak ikinci sınıf bir sokağa sürüklemeye, çekmeye çalışmaktadır. Hangi meslekten olursa olsun bazı kişilerin bana söylediği şeyleri sizlere de söyleyeceklerini ya da söylediklerini düşünüyorum. 

Şöyle bir düşünelim ne diyorlardı? Bu tip insanlar, “Her şey olacağına varır” veya “Kaderiniz sizin kontrolünüzün dışındadır” derler. Bu nedenle düşleri, daha güzel evi, çocukları daha iyi okullara göndermeyi unutun. Kaderinize boyun eğin, mücadeleyi boş verin. 

Sıkça karşılaştığım şu cümleyi duymayanınız kalmamıştır herhalde, “Başarı karşılığında ödenecek bedele değmez.” Sanki zirveye ulaşmak için ruhunu, aile hayatını, değerlerini satmak gerekiyormuş gibi. Ama gerçekte başarı, karşılıklı olarak bir bedel istemez. İleri atılan her adım bir bölümünü zaten ödemektedir. 

Büyük düşünmenin kerametini destekleyen bilgelerden Emerson “Büyük insanlar dünyayı düşüncelerin yönettiğini görenlerdir” der. Kayıp Cennet kitabında, “Akıl kendine ait bir yerdir ve orada cehennemi cennet, cenneti de cehennem yapabilir” diye yazar Milton. 

“İyi veya kötü bir şey yoktur, sadece düşünce onu öyle yapar” diye gözlemde bulunan Shakespeare şaşılacak derecede zeki bilgilerdendir. 

Burada bahsetmeye çalıştığım -yani büyük düşünmenin gücü- basit bir şey, denenmemiş bir teori değildir. Bunlar hayal ürünü veya ayağı yere basmayan fikirler de değildir. Bunlar hayatta kanıtlanmış yaklaşım ve evrensel olarak uygulanabilir adımlardır. Bu adımlar işe yarayan adımlardır. Deneyin, hayatınızın değiştiğini fark edeceksiniz. 

Bugün Hz. Mevlana ile bitirelim yazımızı bakalım ünlü düşünür ‘Kin ve öfke’ üzerine neler söylemiş. Belki üzerine alınanlar olur da bir faydamız olur! 

“Öfkeyi, şehveti, hırsı terk etmek erliktir. Bu peygamberlik damarıdır. Ustası, şaşı çırağına “içeriye gir, raftaki şişeyi dışarıya getir” demiş. Şaşı (çırak) “o iki şişeden hangisini getireyim?” diye sormuş. Ustası cevap vermiş: “O, iki şişe değil, git şaşılığı bırak; (biri iki) görme.” Çırak, “usta beni (niye) azarlıyorsun” deyince ustası “öyleyse o iki şişenin birini kır” diye karşılık vermiş. Şişe bir taneydi, ama onun gözüne iki görünüyordu (...) Çırak birini kırınca diğeri de gözden kayboldu. İnsan da arzuları ve öfkesi sebebiyle işte böyle şaşı olur. Öfke ve şehvet insanı şaşı yapar, ruhu doğruluktan ayırır. Kin gelince hünerler görünmez olur, gönülden göze yüz perde iner. Kin tutma! Zira kin yüzünden yol azıtanların kabirlerini kin tutanların yanına kazarlar. Kızgınlığın cehennem ateşinin tohumudur. Kendine gel de şu cehennemini söndür. Çünkü o bir tuzaktır. Kızgınlıkla gönüllere ateş saldın mı, cehennem ateşinin aslı oldun gitti, demektir. Ateşin burada nasıl insanları yakarsa, ondan meydana gelen eser de orada seni yakar.” 

İyi hafta sonları. Pazartesi günü enteresan konularla görüşmek üzere.