Uzmanlar uyardı, onları dinleyenler adeta yırtındı ama geldiğimiz noktada sonuç kocaman bir hiç…
6.2 olarak büyüklüğü açıklanan ve çok şükür herhangi bir kaybın yaşanmadığı İstanbul depremi, bir kesim tarafından "kentsel", bir diğer kesim tarafından ise "rantsal" dönüşüm tartışmalarına gözleri çevirdi. Depremin olmasıyla birlikte milyonlarca insan kendini sokaklara, parklara atarken geceyi de dışarıda geçirmek durumunda kaldı. Geceyi dışarıda geçirenlerin belki de birçoğu "dönüşüme gerek yok" diyenlerden veya onları destekleyenlerden oluşuyor.
***
Tarafsız gözle bakarak "Gerçekten çok riskli yapılar var bu şehirde ve ilk depremde hepsi de yıkılabilecek durumda binalar" diyenleri bile neredeyse tefe koyup oynattık ama ilk sarsıntıda gerçeği gözlerimizle gördük. Allah bu milleti seviyor ki gerçekten felaketin eşiğinden döndük. Eminim ki bu artık bir ders olur. Alması gerekenler o dersi alır ve gereğini yapmak üzere çalışmalara başlarlar.
Bir buçuk milyon riskli binadan bahsedilen bir şehirde, belediye başkanı olan şahıs bile dönüşüme gereksiz gözüyle bakarsa, vatandaş ne yapar acaba diye de insan düşünmeden edemiyor. İnsan hayatının risk altında olduğu bir durumda hâlâ "sen-ben" kavgası kime ne kazandırır ki?
***
Yahu mübarekler, biz "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" felsefesini kendisine rehber edinmiş bir ecdadın torunları olarak insan hayatını niye riske atacak bir çabanın içerisinde oluruz ki? Kimse kusura bakmasın ama "Bu iş iktidara yarar veya muhalefete yarar" gibi sığ bir anlayış asla ve asla kabul edilemez. İktidara mı, muhalefete mi yarayacağını bilemem ama vatandaşa yarayacağını net olarak bilir ve net olarak söyleyebilirim.
***
Bir de "rant kazanarak müteahhitlere yarar" diyerek karşı çıkan anlayış var, onları da unutmamak lazım. Kardeşim, kimse kusura bakmasın da adeta tabuta dönen binaları müteahhit babasının hayrına yenilemeyecek elbette. Adam ticaret yapıyor ve o ticaretten de para kazanacak. Yok "kat yükseliyor", yok "emsal artıyor" anlayışı, "istemezük" zihniyetinin ortaya koyduğu sermaye düşmanı grupların sloganından başka bir şey değil bana göre.
***
Kaldı ki karşı çıkanlara şöyle bir bakıyorsun ki ne o binalarda oturan kişiler ne de o parsellerde hisse sahibi olan adamlar. Mesele sorunu çözmekse, bırakın kanunların izin verdiği ölçüde kazanan kazansın. Kaldı ki en çok kazananın da insan olduğunu düşünecek olursak, kentsel dönüşüme karşı çıkanların şapkayı bir kez daha önüne koyması gerekir.
***
İstanbul'daki deprem 13 saniye değil de daha fazla sürseydi, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşadığımız felaketin kat be kat fazlasını yaşardık. Allah beterinden saklasın ama Allah'ın verdiği aklı da doğru kullanalım, olur mu?