Trafik kazalarına dikkat çekmek amacıyla her yıl mayıs ayının ilk haftası Trafik Haftası olarak kutlanıyor. Kutlamalar çerçevesinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Polisler, jandarmalar yollarda durdurdukları araçlarda broşürler dağıtıyor. Bazen bu çalışmalara valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri de katılıyor. Çocuklara okullarda trafik konusunda eğitimler veriliyor. Ama bütün bunlara rağmen kazalar önlenemiyor. Çünkü onca kazaya rağmen ders almıyoruz. 
***
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Başkanlığı verilerine göre geçen yıl ülke genelinde ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı olmak üzere toplam 555 bin 668 trafik kazası meydana gelmiş. Kazaların 468 bin 812’si yerleşim yeri sınırlarında, 86 bin 856’sı yerleşim yeri dışında gerçekleşmiş. Ölümlü ve yaralanmalı 234 bin 992 trafik kazasında ise 2 bin 984 kişi kaza yerinde ölmüş. 354 bin 323 kişi yaralanmış. Bu rakamlara jandarma sorumluluk alanlarındaki kazalar dahil değil. Peki, bilanço neden bu kadar ağır? Çünkü Trafik kurallarını hiçe sayıyoruz.
***
Geçen yılki kazaların ilk sırasında sürücü kusurları yer aldı. Ölümlü ve yaralamalı kazalarda toplam 249 bin 776 sürücü kusuru tutanaklara geçti. Kazalarda ayrıca 25 bin 340 yaya, 3 bin 148 araç, 1754 yolcu ve 940 yol kusuru tespit edildi. 
***
Bazen de kimsenin aklına bile gelemeyecek nedenlerle trafikte kazalar meydana gelebiliyor. Örneğin bundan 10 yıl önce 20 Ağustos 2014 tarihinde Antalya’da Çakırlar yolu olarak da bilinen Hürriyet Caddesi’nde orta refüje ekilen çimler tankerdeki basınçlı suyla sulanırken hortumu tutan işçi kontrolü kaybetmişti. Bu esnada basınçlı su yoldan geçen otomobilin açık camından içeri girince sürücü aracı ile kaldırıma çarpmıştı. O kazada 19 yaşındaki otomobil sürücüsü oto tamircisi Mustafa Bayındıroğlu hayatını kaybetmiş, yanındaki Akdeniz Üniversitesi’nde çalışan 22 yaşındaki arkadaşı Ahmet Gül ise engelli kalmıştı. Ahmet Gül, kazadan sonra aylarca hastanede yattığını ve işine gidemediğini, malulen emeklilik için yeterli gün sayısını da doldurmadığı için bu imkanının da olmadığını belirterek, “Bir kaza bütün hayatımı alt üst etti” demişti. Bu kazada aracının camını açık tutan sürücü asli kusurlu, belediye işçileri ise tali kusurlu görülmüştü. Sonra da bu olayla ilgili belediyenin 4 çalışanı Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmıştı. Kimsenin aklına bile gelemeyecek bir olay nedeniyle bir kişi hayatını kaybetmiş, bir kişi de engelli kalmıştı.
***
Ölümlü ve yaralamalı trafik kazalarında sürücü kusurlarının dağılımında, ilk sırada aşırı hız yer alıyor. Ardından geçiş önceliğine uymamak geliyor. Bunu arkadan çarpma ve şerit ihlali gibi kusurlar izliyor.
***
Bütün bunlar yaşanırken trafikte yol verme kavgalarına da giriyoruz. “Sen geçemezsin ben geçeceğim” diye koskoca yolu paylaşamıyoruz. Birbirimize küfürler ediyoruz. Sokakta aracımızı park ederken kavgalar ediyoruz. Burası benim dükkanımın önü buraya benim müşterilerim dışında kimse park edemez diyoruz. Park edenin lastiğini indiriyoruz. Aracını çiziyoruz. Oynamasını bile hiç bilmediğimiz halde trafikte birileriyle kavga ettiğimizde kullanmak üzere beyzbol sopaları alıyoruz. Daha da olmadı levyelerle, baltalarla, bıçaklarla, silahlarla birbirimize saldırıyoruz. Durup dururken hiç tanımadığımız, hayatımızda ilk kez karşılaştığımız insanları öldürüyoruz. Niye? Çünkü öfkemizi kontrol edemiyoruz. Sonra da ben ne yaptım diyoruz. Trafikte meydana gelen kavgalarda ölen ve yaralananlarla ilgili bir istatistik yok. Ancak her yıl binlerce kavganın yaşandığı da bir gerçek. Bu mesele sadece bize özgü de değil. Dünyanın her ülkesinde trafikte kavgalar yaşanıyor. 
***
2020 yılında 11 Avrupa ülkesinde yapılan araştırmaya göre Fransız ve Yunan sürücüler hakaret ve kabalık konusunda diğerlerine fark atmış. Fransız sürücülerin beşte biri, direksiyondayken kendini ‘başka biri gibi’ hissediyormuş. Diğer zamanlara göre daha saldırgan, sinirli ve agresif hareket ediyorlarmış. Yunan sürücüler ise aynı zamanda direksiyon başındayken en tehlikeli davranışları takınan kesim olmuş. Bu konuda listenin sonunda isi İngilizler yer almış. İspanyol sürücüler ise yüzde 66’lık bir oranla korna çalmayı en çok seven halk olmuş. Avrupa’da her beş sürücüden biri kavga etmek için araçlarından indiğini söylemiş. Yüzde 37 ile Polonyalılar bu alanda başı çekmiş. Peki, Avrupa ülkeleri arasında yapılan bu araştırmaya biz de dahil olsaydık sizce biz listenin neresinde olurduk?