Dağlardan, tepelerden, engebeli arazilerden sular akarken şelaleler meydana gelir ve o coşkulu sesleri çıkarır. Bu sesler suların Rabbi Teala’yı sesli olarak zikredişleridir.

***

Boru ve kanallarda, düz arazide akarken ise sessizce -gizlice- Rabbini zikre devam eder. İşte on yedi ve daha aşağı yaşlardaki gençler ve çocuklar da böyledir.

***

Gerek anne babasıyla konuşurken gerekse cemiyet içerisinde frensiz araba misali dengesiz ve yüksek sesle konuşabilirler. Askerlik gibi bir Peygamber ocağını, gurbeti, disiplini görüp anne, baba kıymetini anlayınca bir şeyler değişir.

***

Hele hele evlenip çoluk çocuğa karışınca, yirmi beş yaş ve daha sonrası daha ciddi, daha sorumlu davranıp, daha alçak sesle konuşup muhataplarını incitmemeye çalışırlar. Tabiidir ki baba oldular, eş oldular.

***

Eskiden biri şöyle demiş: ‘Çocuğum oldu, çocukluğu bıraktım’. Artık madem ki sorumluluğu yüklendik, Rabbimize olan sorumluluğumuzu idrak edersek hem çoluk çocuğumuza örnek oluruz hem de kulluğumuzu ispat etmiş oluruz.

***

Birisi okurken dış kaynaklı tahrikçilerin sözüne bakıp okuduğu okulu ateşe vermiş. Diğeri hayatta adam olmasına sebep olan hocalarının ders verdiği, emek sarf ettiği okuluna ‘Kabe’ gibi değer verip o tarafa ayağını bile uzatmamıştı.

MÜSLÜMAN

Domuz domuzluğu yapıyor, kafir de kafirliğini. Müslüman millet ve toplulukları birbirine katıyor, bölüyor ve sonra çarpıştırıyor. Bir tanesi de çıkıp ‘ne oluyor burada’ demiyor.

***

Onlara silah satıyor, yer altı ve yer üstü kaynaklarını işleyip Afrika’da olduğu gibi insanları ölüme terk ediyor. Onların üzerinde ölümcül deneyler yapıyor. Sömürüden kazanırken çocuklar açlıktan ölüyor.

***

Sırasıyla Irak’ın, Mısır’ın, Suriye’nin, Filistin’in ve İran’ın durumu malum. Peki biz Müslümanlar olarak ne yapıyoruz? ‘Gavur’ diye tabir ettiğimiz milletler Filistin için göz yaşı dökerken Müslümanlar günlük hayatını yaşıyor.

***

SON SÖZ

Sevgili Paygamberimizin (sav) hadis-i şeriflerinden kaç tanesini hayatta tatbik edip; ‘Ben de Müslümanım’ sözünü ispata geçirebiliyor muyuz?