Bakmayın siz benim ironik başlığıma. Ancak HELEN YAYI deprem gerçeğini önceki geceden beri bize bir kez daha hatırlattı. Depremle YÜZLEŞME VAKTİ geldi!
Pazartesi gece Konyaaltı merkezli 4.3, öğle saatlerinde Kemer merkezli 3.6 ve Serik merkezli 4.9’luk depremler hepimizi korkuttu. Beşik gibi sallanınca DEPREM gerçeği aklımıza geldi.
Benim bildiğim kadarıyla Antalya DEPREM BÖLGESİ’nde kurulu bir şehir. 1998 yılında RİSK HARİTASI değişti. Özellikle Konyaaltı ve Kaş’a kadar olan bölge çok RİSKLİ!
HELEN YAYI, Yunanistan kıyılarından başlayarak Girit ve Rodos’un güneyinden geçiyor. Ardından kuzeye doğru yönelerek Fethiye ve Burdur Fayı ile birleşip dirsek yapıyor.
Uzmanlar, Antalya’nın Arap ve Anadolu levhası sınırındaki depremlerden etkilendiğini belirtiyor. Örnek olarak; 1222’de Kıbrıs, Girit ve Rodos’u yıkan büyük depremler gösteriliyor.

Ayrıca, 1700-1800 yılları arasında bu hatta 8,0 büyüklüğünde depremler meydana gelmiş. Bu tür büyük depremlerden Antalya’nın etkilenmesinin doğal olacağı vurgulanıyor.
Karada meydana gelen tali fay kaynaklı 3 ile 4,5 büyüklüğündeki depremlerin ciddi bir tehlike oluşturmadığı belirtilse de paniğe de kapılmamak gerekiyor.
Her ne kadar beşik gibi sallansak da uzmanlar içimizi şu sözlerle ferahlatıyor; “Antalya çevresinde 6’yı aşacak deprem oluşturabilecek fazla sayıda fay yok. Batıdaki Fethiye-Burdur Fayı bunun dışında. Bu fay kırılırsa 7’nin üzerinde bir deprem yaşanabilir.”
Dün Prof. Dr. Süleyman Pampal’ın açıklamalarını dikkatle okudum.
Antalya’nın jeolojik açıdan özel bir duruma sahip olduğunu belirtiyor Pampal. Burası çok önemli; “Kent merkezinin önemli bir bölümü karbonatlı kayaçlardan oluşuyor. Bu kayaçlar kimyasal ayrışma nedeniyle yer altında büyük boşluklar oluşturdu. Antalya, son derece kötü zemin özelliklerine sahip alanlar barındırıyor ve bu durum zemin sorunlarına yol açabiliyor.”

Pampal, “Bölgede çöküntü depremleri görülebilir. Konya yöresinde olduğu gibi, yer altındaki boşlukların çökmesiyle obrukların oluşmasına benzer çöküntü depremleri yaşanabilir” diyor.
Antalya DEPREM GERÇEĞİNİ unutmamalı. Çünkü sorun zemin kadar mevcut eski yapı stoğunda! Bu binalar için acil bir risk tespiti yapılması şart. KENTSEL DÖNÜŞÜM kaçınılmaz!
Tehlikeyi görmezden gelmek artık bir seçenek değildir. Bilimsel veri temelli risk analizlerinin titizlikle hazırlanması gerekiyor. Akdeniz’in aktif faylarıyla birlikte yaşamak, sürekli bir hazırlık hali ve bilimsel temelli önlemler almayı zorunlu kılıyor.
Peki biz yani Antalyalılar ve yöneticilerimiz ne yaptı? Vallahi bu konuda çok iyimser değilim. CEK-CAK’lar ile ömür törpüleniyor. Ne zaman sallandık DEPREM aklımıza geliveriyor.
Geriye dönük bir inceleme yaptım, “Antalya’da DEPREM için hangi hazırlıklar yapılmış?” diye. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yazıları dikkate bile alınmamış! Bazı belediyeler cevap verme zahmetinde de bulunmamışlar! Yani ALLAH’A havale etmişler!
Antalya Valiliği başkanlığında İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) hazırlanması için düğmeye basılmış. Antalya Büyükşehir Belediyesi bunu 31 Aralık 2025’e kadar tamamlayacakmış!
Bu çalışma için geçen yıl Kasım ayında, Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Türkiye Deprem Vakfı ile ‘Antalya İli Deprem Risk Değerlendirmesi ve Antalya Deprem Master Plan Hazırlığı Ortak Hizmet Projesi’ protokolü imzalanmış!
Deprem Master Planı hazırlama koordinasyonu Büyükşehir Belediyesine, master plan için gerekli yapı stoku envanteri hazırlama görevi ise ilçe belediyelerine verilmiş.
Ne yalan söyleyeyim; bu DEPREM MASTER PLANI da yılan hikayesine dönmüştür. Eğer hazır olsaydı en azından dünkü Büyükşehir Meclisi’nde gündemin ilk maddesi olurdu.
Velhasıl, Antalya’da deprem gerçeği kendini öyle veya böyle unutturmuyor. Çünkü bizim HELEN söz dinlemiyor uslu durmuyor. Sözüm meclisten dışarı kıpır kıpır maşallah!
Ondan keri lafı bırakıp icraat yapmalıyız. Yoksa Allah korusun hep beraber yıkıntıların altında kalıveririz. SESİMİ DUYAN VAR MI?