Soruşturma derinleşiyor.
Derinleştikçe çirkin şeyler ortaya çıkıyor.
Şaibeli kurultay can sıkıyor.
İtiraflar var.
Binlerce lira para alışverişi olmuş.
Suçlamalar var.
"O verdi şu aldı"
Ortada on binler dönmüş.
"Şundan aldım şuna verdim"
"Bundan aldım, şuna yolladım"
"Bin dolar aldım"
"Aldığım parayı zamanı geldiğinde delil olarak göstermek için aldık, sakladım"
"Yüz bin TL'yi aldım"
Ve marketlerde harcanmak üzere alışveriş kartları dağıtılmış.
Benzeri itiraflar geliyor.
İsimler anılıyor.
Saklı gizli ne varsa ne olmuşsa konuşuyorlar.
Birşeyler olmuş.
Olduğu kesin.
Yoksa bu kadar insan olanları, yaşanılanları nasıl anlatsın.
"İftira" iddiası rafa kalkmak üzere.
Şahitler konuşuyor.
Birbirlerini gammazlayanlar çoğalıyor.
Cezaevine girme korkusu konuşturuyor failleri.
O günlerin fiiliyatları bugünlerin canlı şahitleri oluyor.
O zamanın sıcak para cazibesi oy toplatırken şimdilerde geri tepiyor.
El yakıyor.
Can yakıyor.
Tutuklatıyor.
Bu sorgulama gidişatı hayra alamet değil.
Hangi kurultay geçerli olacak hangisi kimi lider yapacak buna hukuk karar verecek.
Ve ünlü bir hukukçu profösörden(Ersan Şen) öne çıkan bir yorum:
"Bu saatten sonra İmamoğlu'nun işi Allah'a kalmış, zor"
Tutukluluk sinir bozar.
Asabileştirir.
Kendi kendine kurduğun kurgular kudurtur.
Çatacak birilerini ararsın ancak önüne tıkıldığın odanın soğuk duvarları çıkar.
Yumruğu vuramazsın duvara.
Çünkü bilirsin ki canın yanacak.
Oysa adı kendisi gibi soğuk olan hapishane zaten insanı iliklerine kadar yüreğinle birlikte insanı buz keser.
İBB sorgusu  çok kişiyi üşütüyor.