Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "2025 TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni"nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;

TÜBA ve TÜBİTAK'ın kıymetli mensupları, değerli misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Sizlerin şahsında ilim ve fikir dünyamıza önemli katkılar sunan ufkumuzu aydınlatan tün bilim insanlarımıza şükranlarımı sunuyorum.

Aday gösterilen çalışmaların incelenmesi ve değerlendirilmesi ödül sahiplerin belirlenmesinde yoğun emek sarf eden hakemlerimize çok teşekkür ediyorum.

Temayüz etmiş ilim erbabımıza ödüllerini takdim edeceğimiz bu kıymetli programın; ülkemiz, milletimiz ve bilim camiamız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Sözlerimin hemen başında, 11 Haziran’da ebediyete uğurladığımız Prof. Dr. Gazi Yaşargil hocamızı ve Türkiye Bilimler Akademisi’ne emek vermiş, fakat bugün aramızda olmayan tüm bilim insanlarımızı rahmetle yâd ediyorum.

Aday gösterilen çalışmaların incelenmesi, değerlendirilmesi ve ödül sahiplerinin belirlenmesinde yoğun emek harcayan hakemlerimize, komitelerimize ve Akademi Konseyine teşekkür ediyorum.

TÜBA ödüllerimiz kapsamında bu sene birbirinden kıymetli 38 bilim insanımıza ödül ve beratlarını tevcih ediyoruz. TÜBİTAK bilim ve teşvik ödüllerimizi ise 8 farklı üniversitemizden 11 hocamıza takdim ediyoruz. Elektrokimyadan katı cisimler mekaniğine, deneysel psikolojiden RNA biyolojisine; diş hekimliğinden nöroloji, tarih ve felsefeye kadar çok geniş bir yelpazede eser veren hocalarımızı başarılarından ötürü tebrik ediyorum. Uluslararası Akademi Ödüllerimizi, Sağlık ve Yaşam Bilimleri kategorisinde iki önemli isme veriyoruz. Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödüllerimizi, Eczacılık Özel Ödülü de dâhil olmak üzere 28 genç akademisyenimize takdim ediyoruz. Dördü telif eser, üçü jüri özel ödülü, biri Halil İnalcık Özel Ödülü olmak üzere sekiz hocamızı da Bilimsel Telif Eser Ödülü ile buluşturuyoruz.

Ödül alan hocalarımızın görev yaptığı kurumlara baktığımızda hemen her bölgemizin listede yer aldığını görüyoruz.

Kıymetli misafirler, bilim insanları şurası bir hakikat ki insan fıtrat icabı soran ve sorgulayan bir varlıktır. Bilmek anlamak ister. Bilimin en temel özelliği evrensel olmasıdır. Bilimde önde gelen ülkelerdeniz.

Batıda kurulan ilk üniversiteler bizim eğitim metotlarımızın örnek alınmasıyla faaliyete başlamıştır.

Terörsüz Türkiye komisyonunda yeni adım
Terörsüz Türkiye komisyonunda yeni adım
İçeriği Görüntüle

“BİLİMDE ÖNDE GELEN ÜLKELERDENİZ”

Değerli misafirler, kıymetli bilim insanları, şurası bir hakikattir ki insan, fıtratı icabı soran ve sorgulayan bir varlıktır. Bilmek, anlamak; büyüklerimizin ifadesiyle fehmetmek ister. Doğanın, tarihin, eşyanın, kâinatın; kısacası eskilerin “tekevvünat” dediği oluşların anlamını kavramak, esbab-ı mucibelerin peşine düşmek insan olmanın ayrı bir vasfıdır.

Bilimin en temel özelliği ise birikime ve evrenselliğe dayalı olmasıdır. Dünyanın farklı yerlerinde üretilen bilimsel bilgi, hem mukayeseli hem de etkileşimli bir şekilde sürekli gelişir ve güncellenir. Astronomiden tıbba, matematikten mimariye kadar dünyaya sayısız değerler kazandırmış bir medeniyetin devamı ve mensubu olarak, bu alanda hamdolsun önde gelen ülkeler arasındayız. Mesela astronomiye ilişkin çalışmalar; kendi zamanının çok ötesinde bir tasarım ve işleve sahip olan usturlaplar, takvimler, su saatleri ve daha pek çok araçla bizde bin yıl öncesine uzanmaktadır.

Batı’da kurulan ilk üniversiteler, bizim eğitim metotlarımızın ve müfredatımızın örnek alınması suretiyle faaliyetlerine başlamıştır. Asırlar boyunca ilim erbabımız, kültür ve sanat erbabımız; gerek bu topraklara, gerek Batı’ya, gerekse tüm insanlığa çok değerli eserler hediye etmiştir.

Hekimlerimiz, âlimlerimiz, mütefekkirlerimiz, mimarlarımız, şairlerimiz; hülasa zihin ve gönül dünyamızı yoğuran yüzlerce, binlerce mahir el bugünkü medeniyetin temellerini atmıştır.

Anadolu toprağının altında bize bin yıllık maziden emanet olan büyük mezarlar, ebedî ruhlarını bizim varlığımıza karıştırdıkça; ruhlarımıza düşman olan sefillerin zehirli tesirleri bizi imha edemez. Evet, biz yalnızca hayatta olan ilim ve gönül erbabımızla değil; toprağın altındaki münevverlerimizle de yaşayan bir milletiz. Eserlerimizle, fikirlerimizle, bu topraklarda yetişen âlimlerimizle bilime ve insanlığa geçmişte çok önemli katkılar yaptık.

Elbette bunu söylerken, geçmişin parıltılı günleriyle kendimizi avutalım demiyoruz. Ecdadımızla daima iftihar edeceğiz; ancak geçmişe de takılıp kalmayacağız. Meşhur ifadeyle, geleneğin küllerle oyalanmak değil, ateşi geleceğe taşımak olduğunu unutmayacağız. Maziden aldığımız birikimle heybemizi daha da doldurarak; büyüterek, yenileyerek, güçlendirerek ve elbette zenginleştirerek atiye taşıyacağız. İnsanlığın istifadesine sunulmuş bilgiye sırtımızı dönmeyecek; bununla birlikte kendi kavramlarımızı üretecek, kendi lügatimizle düşüneceğiz.

Sadece TÜBİTAK bünyesindeki akademik arge destek programlarıyla son 23 yılda 36 bini aşkın projeye 153 milyar TL kaynak tahsis ettik. Bilim insanı destekleri kapsamında aynı dönemde 415 bin 119 bilim insanımıza 46,5 milyar TL destek sağladık.

Özel sektörde 28 bin 493 projeyi 134 milyar liralık güçlü bir kaynakla destekledik. Bilim kültürünü ülkemizin her köşesine yaymak amacıyla 2007’den bu yana 53 bin 394 projeye güncel rakamlarla 8,220 milyar liralık destek verdik.

2026'da kütüphaneleri 1 milyon metrekarenin üzerine taşımayı hedefliyoruz.

"TÜRKİYE DİJİTAL KÖPRÜ OLACAK"

Yapay zekadan otonom sistemlere veri depolama ve işleme merkezlerinden insansız teknolojilere pek çok ülkenin imrenerek baktığı çalışmalara imza atıyoruz. Kısa süre önce Türkiye’de ilk kez hiber ölçekli bir bulut bölgesinin kurulmasına yönelik stratejik bir mutabakat imzalandı. 2028-2029 yıllarında faaliyete geçmesi planlanan bu proje ile Türkiye Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında dijital bir köprü kuracak ülkemiz bölgesinin veri üstü konumuna gelecektir. Daha burada saymayacağım pek çok sahada emin adımlarla hedeflerimize yürüyoruz. Dünyanın en iyileri arasında yer alacağımız bir lige yükseliyoruz. Bütün bunları önümüze çıkartılan çeşitli engellere rağmen Sinop’taki füze denemelerimize balıklar tedirgin oluyor diyerek karşı çıkan muhalefetin sığlığına rağmen başarıyoruz. Çünkü biz muhalefet halen bir türlü anlayamasa da milletimizin bilgisine birikimine çalışkanlığına zekasına ve keşif kabiliyetine inanıyoruz.

Biz işte bu salonda bulunan bilim insanlarımızın zorlukları aşma iradesine Türkiye’ye hizmet etme şevkine sonuna kadar güveniyoruz. Son 23 yılda elde ettiğimiz kazanımlar gelecek adına bize ümit veriyor heyecan veriyor. Bizi daha büyük hedeflere koşmak için yüreklendiriyor. Üretmeye üretmeye yeni buluşlara imza atmaya devam edeceğiz. Ülke ve millet olarak biz daha fazlasını yapabiliriz.

Burada şunu da tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum. Semerkant’tan Kurtuba’ya, Bağdat’tan İstanbul’a, Şam’dan Kahire’ye kadar asırlarca dünyanın en önemli bilim, sanat ve kültür merkezlerine ev sahipliği yapan medeniyetimizin inkişafı hiç olmadığı kadar yakındır. Tarih ve medeniyetimizden tevarüs ettiğimiz zengin birikimle, bilgi ve bilim üretme noktasında da yeni bir yola girmiş bulunuyoruz. Bu yolculukta en büyük ihtiyacımız, Batı karşısında kompleksli davranmak değil; tam tersine, tarihimizden ve ecdadımızdan miras kalan özgüvene sıkı sıkıya sarılmaktır. Nitekim üniversitelerimiz ve bilim camiamız; ideolojik dayatmalardan, kerameti kendinden menkul tiplerin baskısından ve hizipçilikten arındıkça, tıpkı kendi yatağında akan bir nehir gibi kendi mecrasına doğru akıyor. Ödül listemizdeki isimleri bunun bir ispatı olarak görüyor; inşallah sizlerden de kıvanç kaynağımız olacak daha nice başarılar bekliyorum.

Bu düşüncelerle, ödül sahiplerimizi bir kez daha yürekten tebrik ediyor; her birinize ayrı ayrı muvaffakiyetler diliyorum. Programı teşrif eden siz kıymetli konuklarımıza şükranlarımı sunuyor, sizleri bir kez daha saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun, kalın sağlıcakla."

Muhabir: Özge Koçak