15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan hain darbe girişimi, milletimizin ortak direnişi sayesinde bertaraf edildi. Bu karanlık gece, Türkiye’nin kaderini değiştiren pek çok değişim ve kazanımın da başlangıcı oldu. Darbecilere karşı omuz omuza verilen mücadele, o gece siyasette yeni bir dayanışmanın filizlenmesine yol açtı. Cumhur İttifakı’nın temelleri, 15 Temmuz gecesi atıldı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, darbe kalkışmasının ilk anlarından hainlerin karşısında yer aldı. Bahçeli, o gece yayımladığı bildiride darbecilere meydan okuyarak “hiçbir kalkışma kabul edilemeyecektir; askeri darbe teşebbüsünde bulunanların derhal hukuka teslim olmaları en samimi beklentimdir” sözleriyle net bir duruş sergiledi. Bu tavır, ülkenin geleceği için sergilenen ortak iradenin en önemli işaretlerindendi ve ileride kurulacak ittifakın ilk harcını oluşturdu.

Whatsapp Image 2025 07 15 At 15.33.27

YENİKAPI MİTİNGİ VE ÖNEMİ

15 Temmuz’dan üç hafta sonra, 7 Ağustos 2016’da İstanbul Yenikapı Meydanı’nda düzenlenen “Demokrasi ve Şehitler Mitingi” bu birliğin en somut göstergesi oldu. Yaklaşık beş milyon vatandaşın katıldığı bu tarihi mitingde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli yan yana platforma çıkarak milli birlik mesajı verdiler. Toplumun tüm kesimlerini buluşturan bu etkinlik, sonradan “Yenikapı Ruhu” olarak anılacak bir dayanışma atmosferi yarattı. İşte bu Yenikapı ruhu, ilerleyen süreçte resmî bir siyasi iş birliğine dönüşerek Cumhur İttifakı adıyla günümüze kadar taşındı.

Whatsapp Image 2025 07 15 At 15.33.27 (1)

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’NE GEÇİŞ SÜRECİ

Bu süreçte Türkiye’nin yönetim sistemi de değişti. Yıllarca istikrarsız koalisyonlara ve vesayet girişimlerine sahne olan parlamenter sistem yerine, daha istikrarlı bir yönetim modeli arayışı hız kazandı. MHP lideri Bahçeli, Ekim 2016’da hükümete çağrıda bulunarak cumhurbaşkanlığı odaklı yeni bir sistem için adım atılmasını istedi. Bunun üzerine AK Parti ve MHP kurmayları birlikte bir anayasa değişikliği teklifi hazırladılar. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen bu başkanlık modeli, Ocak 2017’de Meclis’te kabul edildi ve 16 Nisan 2017’de halk oyuna sunuldu. Milletimizin %51,2 “Evet” oyuyla onayladığı bu referandum sonucu, yürütme erkini doğrudan halkın seçtiği cumhurbaşkanına veren yeni sistemi resmen hayata geçirdi. Böylece zayıf hükümetler dönemine son verilerek, yönetimde istikrar ve milli iradenin doğrudan tezahürü sağlanmış oldu.

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’NDE YAPISAL DEĞİŞİKLİKLER VE VESAYET SİSTEMİNİN KALDIRILMASI

15 Temmuz’un hemen ardından Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde de kapsamlı bir arınma harekâtı başladı. Devletin kılcal damarlarına sızmış FETÖ mensuplarının temizlenmesi için kararlı adımlar atıldı. Bu süreçte yaklaşık 26 bin FETÖ’cü asker ordudan ihraç edilerek TSK içinde yıllardır süregelen hain yapılanma büyük ölçüde tasfiye edildi. Ayrıca, demokrasiye gölge düşüren askeri vesayet düzenine karşı tarihi bir yapısal değişiklik gerçekleştirildi: Genelkurmay Başkanlığı, sivil idarenin güçlenmesi adına Milli Savunma Bakanlığı’na bağlandı. Yapılan yasal düzenlemeyle Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları doğrudan Savunma Bakanı’na bağlı ve ona karşı sorumlu hale getirildi. Bu adım, askeri yetkinin demokratik denetim altına alınmasını sağlayarak geçmişte darbelerle özdeşleşen vesayet gölgesine öldürücü bir darbe indirdi.

TERÖRLE MÜCADELE KONSEPTİNDEKİ DEĞİŞİM

Türkiye’nin terörle mücadele konsepti de 15 Temmuz sonrasında tamamen değişti. Artık terörle mücadelede savunmada kalmak yerine “teröristleri kaynağında yok etme” stratejisi benimsendi. Yani tehditler daha ülkemize ulaşmadan, bulundukları yerde tespit edilip imha edilmeye başlandı. Nitekim darbe girişiminden sadece haftalar sonra, Fırat Kalkanı başta olmak üzere Suriye’nin kuzeyinde ardı ardına sınır ötesi harekâtlar icra edildi. Türkiye, Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki DEAŞ ve PKK/YPG hedeflerine karşı kararlı operasyonlar düzenleyerek terör örgütlerine ağır darbeler vurdu. Bu proaktif yaklaşım sayesinde, uzun yıllar ülkemize tehdit oluşturan terör unsurları sınırlarımızın ötesinde etkisiz hale getirildi.

FETÖ İLE MÜCADELE VE ALINAN TEDBİRLER

Öte yandan, FETÖ terör örgütünün devlete sızmış tüm uzantılarına karşı da topyekûn mücadele başlatıldı. Darbe girişiminin hemen akabinde, FETÖ’nün örgüt yapısı ortaya çıkarılarak kamudaki kripto elemanların tespiti için yoğun bir çalışma yürütüldü. Ordudan, emniyet teşkilatından, yargıdan ve daha pek çok devlet kurumundan yüz binlerce FETÖ mensubu ihraç edildi. Örgütün hem yurt içi hem yurt dışındaki bağlantı şemaları deşifre edildi; finansman kaynakları kurutuldu. Milli güvenliği tehdit eden bu yapılanmaya karşı yurt içinde davalar görülürken, yurt dışında da örgüt üyelerinin yakalanması ve iade edilmesi için sayısız operasyon gerçekleştirildi. Böylece devlet, tarihinin en sinsi ihanet şebekelerinden birini büyük ölçüde etkisiz hale getirmiş oldu.

BAĞIMSIZ DIŞ POLİTİKA VE TÜRKİYE’NİN YENİ POZİSYONU

15 Temmuz’da hedef alınan yalnızca Türkiye’nin iç düzeni değildi; ülkemizin dış politikadaki hareket kabiliyeti de kısıtlanmak istenmişti. Ancak milletçe darbe girişimini püskürttükten sonra, Türkiye uluslararası alanda da beklenmedik derecede atak ve özgüvenli adımlar attı. İzlenen aktif ve bağımsız dış politika sayesinde Türkiye, artık “kendi göbeğini kendi kesen” bir tavırla milli çıkarlarını her platformda savunmaya başladı. Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya uzanan geniş bir coğrafyada ülkemiz etkin bir aktör haline geldi. Özellikle Libya, Suriye, Irak ve Karabağ gibi kriz bölgelerinde yürütülen politikalar ile Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Ege’de ortaya konan kararlı duruş, Türkiye’yi bölgesel ve küresel meselelerde söz sahibi bir ülke konumuna yükseltti. Artık Türkiye, kendi hak ve menfaatlerini korurken gerektiğinde dünyadaki büyük güç merkezleriyle eş zamanlı mücadele edebilen, hem sahada hem masada varlık gösterebilen bir ülke olarak anılmaktadır.

Sonuç olarak, 15 Temmuz hain darbe girişimi, Türk milletinin sarsılmaz iradesiyle başarısızlığa uğratılırken, bir dönüm noktası olarak tarihe geçti. Bu olayın ardından ülkemiz, siyasal sisteminden güvenlik stratejilerine, iç politik dengelerden dış politika vizyonuna kadar pek çok alanda köklü değişimler yaşadı. Milletimizin birlik ruhuyla kazandığı 15 Temmuz zaferi, Türkiye’nin önündeki engelleri kaldırarak daha güçlü, bağımsız ve kararlı bir geleceğin kapılarını aralamış oldu.