Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 22 Aralık 1992 tarihinde kabul edilen kararla, 22 Mart tarihinin her yıl ‘Dünya Su Günü’ olarak kabul edildi. Buna rağmen yeterli bilinçlenmenin sağlanamadığını ifade eden Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğr. Gör. Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, "Suyun önemini anlamalıyız, su kaynaklarının sürdürülebilirliği konusunda toplumu bilinçlendirmek ve su sorunlarına çözüm bulmak için dünya çapında bilinçlenme şart" diye ifade etti. Özçatalbaş, “Dünya genelinde su kaynaklarının azalması ve su kıtlığının artması ciddi bir endişe kaynağı oluşturuyor. Özellikle iklim değişikliği, nüfus artışı ve hızlı kentleşme gibi faktörler su kaynaklarının sürdürülebilirliğini tehdit ediyor” açıklamasında bulundu.

“TEMİZ SU ERİŞİMİ TEMEL BİR İHTİYAÇTIR”

Temiz su erişimi, insanların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için temel bir ihtiyaç olduğunu aktaran Özçatalbaş, “Dünya genelinde milyonlarca insan hala güvenilir içme suyuna erişim sağlayamıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, suyun kirliliği ve adaletsiz dağılımı temiz su erişimini zorlaştırıyor ve sağlık sorunlarına yol açıyor” diye ifade etti.

Dünya Su Farkındalık Günü, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı için küresel bir çağrı niteliği taşıdığının altının çizen Özçatalbaş, “Suyun israfının önlenmesi, su kaynaklarının korunması, suyun adil ve etkin bir şekilde dağıtılması ve suyla ilgili sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması için uluslararası iş birliği ve politikaların geliştirilmesi şart” diye kaydetti.

Ferg-6

“TOPLUMU BİLİNÇLENDİRMELİYİZ”

Bireylerin ve kuruluşların su tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmesi ve suyu tasarruflu kullanması önem taşıdığını ifade eden Özçatalbaş, “Su israfını önlemek için alınabilecek basit önlemler arasında suyun dikkatli kullanımı, sızıntıların önlenmesi, su tasarruflu cihazların kullanımı ve sulama sistemlerinin optimize edilmesi yer alıyor. Ayrıca, suyun önemi ve korunması konusunda toplumun bilinçlendirilmesi için eğitim programları düzenlenmeli ve bilinçlendirme kampanyaları yürütülmelidir” şeklinde konuştu.

Toplumda gıda ve su kullanımı alanlarında bilinç oluşturmak için kullanılacak araçlar ve verilecek mesajlar konusu büyük önem taşıyor. Özçatalbaş, 1 adet portakalın 50 litre su kullanılarak üretildiğini, sadece 1 adet portakal üretmek için 50 litre su tüketildiğini; 1 adet domatesin üretilmesi için 13 litre suya ve bir fincan kahve için 140 litre suya ihtiyaç olduğu mesajlarının öne çıkarılması tüketilen ürünlere verilen değerin artırılmasında ve farklı bir bilinç yüklenmesinde etkili olacağının altını çizdi.  Özçatalbaş, “Bu şekilde suyun etkin kullanımı ve üretilen ürünlerin israf edilmemesine yönelik olarak toplumsal bilincin artırılması ve su ayak izinin düşürülmesi yönünde sonuçlara ulaşılması mümkün olabilir. Çünkü su ayak izi kavram olarak; birim zamanda harcanan ve de kirletilen su miktarıyla ölçülmekte olup mal ve hizmet üretimi için kullanılan toplam temiz su ayak izi değeri olarak tanımlanmaktadır” açıklamasında bulundu.

F W E

TÜRKİYE SU ZENGİNİ BİR ÜLKE DEĞİL

Ülkemiz içinden konu ele alındığında Türkiye su zengini bir ülke konumunda olmadığını belirten Özçatalbaş,”Su yönetimi ve verimlilik Türkiye’nin önceliğidir, önceliği olmalıdır. İklim değişikliği bir tehdit olarak ortadayken ve ülkemizin 2/3’ünün kuraklık ve çölleşmeye açık olması, üretim ve arazi kullanım planlamasının halen yapılmamış olması, kentlerde içme-kullanma suyu kayıplarının yüzde 35’ler seviyesinde olması, tarım amaçlı sulamanın yüzde 38’inin yeraltı su kaynaklarından temin edilmesi ve yeraltı su rezervlerinin düşmesi ve sulama randımanındaki düşüklük gibi konular suyu her alanda verimli kullanmayı zorunlu hale getirmektedir. Esasen bir gerçeklik olarak şunu da belirtmek gerekir ki, geçen yüzyılda petrolün sağladığı iktisadi üstünlüğün yaşadığımız yüzyılda su lehine değişmesi anlamına gelmektedir” şeklinde konuştu.

Bu çerçevede Türkiye önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini ifade eden Özçatalbaş, “Tarım ve Orman Bakanlığı 2012 yılında tarımda kuraklık yönetimi ve planlama konusunda kayda değer kararlara ortaya koydu .Bu kararların hayata hakim kılınması yönünde kararlılık içinde olmak gerekmektedir. Yine 22 Ekim 2021 tarihinde yapılan ilk Su Şurası’nın kararlarında su verimliliği stratejik belgesine ve havza bazlı su verimliliğin planına dikkat çekiyor.  11. Kalkınma Planı’nda da sulamada verimlilik öne çıkmaktadır ve 9.Kalkınma Planında ise Su Kanunu çıkarılması konusu yer almıştır” diye aktardı.