Gündem

Susuzluk kapıda, Antalya tehlikede

Küresel iklim krizi nedeniyle yaşanan kuralık beraberinde su kıtlığını da getirdi. Antalya’daki barajların doluluk oranının kritik seviyelere düştüğünü söyleyen TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Mustafa Karancı, Korkuteli ve Çayboğazı barajlarında su seviyesinin yüzde 10’ların altına düştüğünü belirtti.

Abone Ol

Dünyada ve Türkiye’de suyun önemi her geçen gün daha da anlaşılırken su kıtlığı ise son dönemde önümüze çıkmaya devam ediyor. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Mustafa Karancı, Türkiye’nin ve Antalya’nın su karnesi açıklayarak su kullanımı hususunda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

Türkiye'nin resmi rakamlarına göre 2000'li yılların başında yıllık kişi başına düşen su miktarının 1650 metreküp olduğunun altını çizen Karancı, “2020 yılına geldiğimizde, yani 20 yıllık bir sürede yıllık kişi başına düşen su miktarı 1.350 metreküplere kadar düştü. 2025 yılında öyle tahmin ediyorum ki bu rakam bin 300 metreküpün altına kadar düşmüş durumda. Dolayısıyla bunun 2 sebebi var. Bir, nüfus artışı; nüfus arttıkça kişi başına düşen su miktarımız azalır. İkincisi, yağışlar azaldıkça yine kişi başına düşen su miktarımız azalacaktır” dedi.

ANTALYA’NIN SU KARNESİ: 10 YILDA YÜZDE 24’E DÜŞTÜ

“Şöyle kendi karnemize baktığımızda artık su stresi yaşayan bir ülkeden su fakiri olma yolunda ilerleyen bir ülke durumundayız” diyerek sözlerine devam eden Karancı su yönetimi konusunda Türkiye’de sadece İzmir ve Çeşme değil, Bursa, Kocaeli ve Konya gibi illerin de benzer sıkıntıları yaşadığına dikkat çekti. Karancı, “Eğer gerekli önlem ve tedbirleri almazsak Antalya için de aynı şeyler söz konusu olacaktır. Antalya havzasına geldiğimizde, Antalya havzasının su karnesine baktığımızda yine resmi rakamları söyleyeceğim. 2010 yılında Antalya havzasındaki barajların doluluk oranı yüzde 40 iken, 2020 yılına geldiğimizde yani 10 yıllık gibi bir sürede yüzde 24'e düştüğünü görüyoruz. Yani bu 10 yıl içerisinde su hacmimizin yüzde 40'ını kaybettiğimiz anlamına geliyor. Barajlar anlamında söylersek Korkuteli Barajı ile ilgili yine resmi rakam verebilirim: 2010’da yüzde 35 olan doluluk oranımızın yıllık ortalaması, bugün geldiğimiz noktada yüzde 4'lere kadar düşmüş durumda” ifadelerini kullandı.

“SU MİKTARI AZALDIKÇA ÜRÜN REKOLTESİ DÜŞÜYOR”

Antalya’da Korkuteli ve Elmalı bölgesinin su sıkıntısı yaşayan ilçeler arasında olduğunu belirten Mustafa Karancı, “Elmalı ovasını besleyen Çayboğazı Barajı’nda yine aynı şekilde doluluk oranı şu anda yüzde 10 seviyesinin altına kadar düşmüş durumda. Barajlardaki su oranlarımız azaldıkça çiftçilerimize zamanında ve yeterli su veremediğimiz için de ürün rekoltesi düşüyor. Bu da fiyatların artmasına sebep oluyor ve biz evlerimizde, mutfaklarımızda çok daha pahalıya meyve sebze tüketiyoruz.

Antalya’da içme suyuna erişim için devam den projeleri açıklayan Karancı, “Antalya'nın içme suyuyla ilgili bizim Kırkgöz kaynaklarımız vardır. Bucak tarafındaki Kestel Düdeni’nden beslenir. 35-40 kilometre yer altından süzülen kar ve yağmur suları, ilimizde Döşemealtı sınırlarında yüzeye çıkar; bir kısmı da yer altından devam ederek Düden Şelalesi'ne kadar uzanan bir suyun yolculuğu vardır. Biz bu su kaynaklarımız üzerinde sondajlar yaparak Antalya'nın merkez ilçelerinin içme suyu kaynaklarını sağlıyoruz” diye belirtti.

KARACAÖREN 2 VE OYMAPINAR BARAJI’NIN ÖNEMİ

“Su yönetimiyle ilgili Antalya merkezinde de problemler olduğunu düşünüyorum” diyerek açıklamalarına devam eden Karancı:

“Biz bu problemleri şöyle çözüyoruz: Daha derin ve daha çok sayıda sondajla Antalya'nın şu anki problemlerini çözüyoruz ama bu sürdürülebilir değil, yönetilebilir de değil. Dolayısıyla Antalya'nın alternatif içme suyu kaynakları noktasında da hızlı şekilde adım atması gerektiğini düşünüyoruz. Alternatif kaynaklara baktığımızda Karacaören 2 Barajı'ndan su temini ile ilgili hazırlanmış bir proje var. İhalesi yapıldı, uzun süreler itirazlar neticesinde hayata geçirilemedi. Son aşamasında sözleşmesinin imzalandığı bilgisi bize ulaştı. Dolayısıyla önümüzdeki vadede Antalya'ya Karacaören 2 Barajı'ndan bir arıtmayla beraber su verilmesi muhtemeldir. Bunun alternatifi ya da 2050 projeksiyonunda yine Oymapınar Barajı'ndan su temini Antalya için gündemdedir.”

“BİZE GÖRE SU YÖNETİMİ BÜTÜNLEŞİK OLMALI”

Antalya’da kısa vadede içme suyu açısından bir problem olmadığını söyleyen Karancı, “Ama yeteri kadar önlem ve tedbir almazsak bizim evlatlarımız ve çocuklarımız bu bölgede musluklarını kapatmak ya da musluklarından su akmadığı günler yaşayabilir. O zaman yerel yönetimlere büyük görev düşüyor. Büyükşehir olarak bize göre su yönetimi bütünleşik olmalı. Yerel yönetimlerle, merkezi idarelerin işbirliği; buna meslek odaları ve üniversiteleri de dahil ederek herkes masanın etrafında toplanmalı. Biz hep şunu söylüyoruz: Su stratejik bir kaynaktır. Suyu doğru yöneten ülkeler, 2050 projeksiyonunda gerçekten dünyadaki güçlü ülkeler olacaktır. Dolayısıyla bu konu siyaset üstüdür. Biz burada suyla ilgili tüm birimlerin bir araya gelerek ortak akıl yürüterek suyu yönetmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla burada merkezi idareler, yerel idareler, üniversiteler, meslek odaları, konunun uzmanları elini taşın altına koymalı ve suyu hep beraber yönetmeliyiz. Bunu da aslında bir mevzuat çerçevesinde yapmamız gerekiyor. Su yönetimine baktığımızda, su yönetiminde birbirine entegre olmayan birçok kurumun olduğunu görüyoruz. Bu kurumlar arasındaki entegrasyon hızlı bir şekilde tamamlanmalı ve acilen ülkemizin bir su kanununa ihtiyacı olduğunu düşünüyorum” diyerek sözlerini noktaladı.

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }