Genç girişimcilere (18-29 yaş arası) bir yıl süreyle sağlanan Bağ-Kur prim desteği tamamen kaldırılacaktır. Ayrıca, emeklilik prim oranının işveren hissesinde 1 puanlık artış yapılması öngörülmektedir.
***
Bu değişiklik sonucunda, toplamda işçi ve işveren hisseleriyle birlikte %37,75 olan prim oranı %38,75 olacaktır. Malullük, yaşlılık ve ölüm (MYÖ) sigortaları prim oranında 1 puanlık işveren hissesi artışı aynı zamanda 5510 sayılı Kanun’a göre fiilî hizmet süresi zammı uygulanan işlerde;
***
60 fiilî hizmet gün sayısı eklenenlerde %13’e, 90 gün eklenenlerde %13,5’a, 180 gün eklenenlerde %15’e çıkmasına yol açacaktır. Sonuç olarak, bu düzenlemeler 2026 yılında işgücü maliyetlerinde artışa neden olacak; özellikle hizmet sektörü işletmelerini daha fazla etkileyecektir.
***
Prime esas kazanç üst sınırında artış maddeyle, 2026 yılından itibaren prime esas kazanç üst sınırının asgari ücretin 7,5 katından 9 katına çıkarılması öngörülmektedir. Bu düzenleme, yüksek gelirli ve brüt ücret sistemine göre çalışanların net ücretlerinin düşmesine yol açarken, diğer yandan işverenler açısından işgücü maliyetinin artması anlamına gelmektedir.
***
Emekli gelirlerinden prim borcunun tahsili maddeyle getirilen yeni düzenleme, gelir veya aylık bağlanmış kişilerin prim borçlarının kendi maaşlarından kesilmesini mümkün kılmaktadır. Buna göre, SGK gelir ve aylıklarından (emekli aylığı, ölüm aylığı, sürekli iş göremezlik geliri gibi) sigortalının ve/veya hak sahibinin genel sağlık sigortası primi dâhil prim ve prime ilişkin borçlarının bulunması hâlinde %25’e kadar kesinti yapılabilecektir.
***
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında; torba kanun teklifi, SGK’ya ek gelir yaratmak amacıyla özellikle işveren prim yükleri, teşvik oranları ve hizmet borçlanması maliyetlerinde önemli artışlar öngörmektedir. Bu yönüyle, iş dünyası tarafından dikkatle izlenmeli ve 2026 yılı bütçe hazırlıklarında yapılacak değişiklikler bu doğrultuda değerlendirilmelidir.
***
Diğer taraftan, yapılması öngörülen düzenlemeler kısa vadede SGK’nın gelirlerini artıracak olsa da, orta ve uzun vadede prim yükünün hem işveren hem de sigortalı üzerinde oluşturacağı mali baskı kayıt dışılığı artırma riskini beraberinde getirebilir. Bu nedenle, kanun teklifinin yasalaşma sürecinde hem mali dengenin hem de istihdam üzerindeki etkilerin birlikte değerlendirilmesi faydalı olacaktır.
***
Sonuç olarak, ülke vatandaşlarına yapılan seçimlerde en müreffeh, mutlu, huzurlu ve güzel bir yaşam sözü veren iktidarın, yukarıda belirtilen ve vatandaş aleyhine sonuçlar doğuracak bu kanun teklifiyle, zaten nüfusun üçte ikisini oluşturan ve zor koşullarda geçinmeye çalışan kesimlerin yükünü daha da artıracağı açıktır.
***
Ayrıca, işverenlerin de ülkemizdeki zor ekonomik şartlar nedeniyle teşviklerin azaltılması ve prim oranlarının yükseltilmesi karşısında, hem istihdamı azaltma hem de faaliyetlerini sürdürme konusunda zorlanmaları muhtemeldir. Bu itibarla, yukarıda belirtilen kanun teklifinin yasalaşması hâlinde vatandaşlarımızın yaşam koşullarının daha da ağırlaşacağı göz önünde bulundurulmalı ve buna göre değerlendirme yapılmalıdır.