Sobanın borusu tıkanınca tütmeye başlar. Allah’ım! Odaya bir girersin her yeri duman olmuş, göz gözü görmez. Kokusu ciğerlerine işler. Zehirlenmekten korkarsın.
***
Bir de tiryakinin yıllarca sigara içip nefes boruları daralınca nefesi de daralmaya kesik kesik nefes almaya başlar. Vakitli vakitsiz ikide bir öksürmeye başlar. Küllü küllü diye sürekli duyarsın.
***
Sarı bıyıklı, kınalı parmaklı, başkası tarafından tahammül edilemeyecek şekilde berbat kokan, halsiz, kansız, mecalsiz, dizleri tutmaz. İkide bir öksürüp duran tiryaki beylere ve bayanlara Allah (cc) şuur versin! Zevkleri ıstıraba dönüşmüş ne yapalım?
***
Bir arkadaşım anlatmıştı. İstanbul tren garında bir resim var. Adamın elleri ve ayakları kesilmiş. Resmin altında da şu cümle yazılı: Ey tiryaki! Sigara dumanını içine çektiğin zaman beni hatırla!
***
Böyle insanlara hep canım acır. Belki imkanları varsa birisi ekmeğini yedirebilir ama diğer ihtiyaçlarını nasıl giderecek. Allah’ın karşılıksız ihsan ettiği nimetlerin kıymetini bilmeliyiz.
***
Birisi izzetli nefsinden dolayı verilen hediyeyi bile zor kabul etmiş. Diğerleri -kendini bilmez birkaç kafadar- zorla başkasının evine girip kadının yıllarca hayalini kurarak bin bir zorlukla kazandığı altınları silah zoru ile almışlar.
***
Halbuki mazlumların ahından aslan veya benzeri yırtıcı hayvanlardan kaçar gibi kaçmak lazım. Altını alınan kadın hırsızı kolay kolay affetmez ve yüzde doksan dokuz beddua eder.
***
Hırsız da bunun faturasını ya felç ve kötürüm olarak ya da evine bir musibet gelerek ya da feci bir kaza ile öder. Kadınlar zayıf yaradılışlı olduklarından onlara daha çok iyilik yapmak, gönüllerini almak gerekir.
***
Antalya’da adliyeye yakın bir yerde açık alanda otobüs beklerken yanı başımda kucağı çocuklu bir kadın vardı. Yağmur da yağmak üzere idi. Derken şiddetli bir yağmur başladı.
***
Sığınacak bir yer olmadığı için yağmur çocuğa zarar vermesin diye şemsiyemi açıp çocuğun üstüne tuttum. Yağmur gittikçe şiddetleniyordu. O anda beklemekte olduğum Kumluca otobüsü geldi. Acele ettiğim için düşünemedim.
***
‘Şemsiye sizde kalsın’ demek aklıma gelmedi. Şiddetli yağmur altında kaldılar. Sonra fark edip keşke şemsiyeyi onlara bıraksaydım diye üzüldüm, vicdanım sızladı. Eğer şemsiyeyi bıraksaydım muhtemelen benim için dua ederdi.