ŞEHRİN HAFIZASI YOK EDİLİYOR!

Abone Ol

Antalyaspor ile ilgili bir kaç gündür yazıp çiziyoruz. İş başka mecralara kaymaya başladı. Ben yazdıkça iş KAYIKÇI KAVGASINA dönüştürüldü. Her kafadan bir ses çıktı.

Bazıları hadlerini aşıp bizlere GAZETECİLİK dersi vermeye kalkıştı. Mevlana’nın dediği gibi “Ne kadar anlatırsan anlat, anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır.”

Ben konuyu bu yüzden daha fazla uzatmak istemiyorum. Kimseye zorla bir şeyi anlatmak veya inandırmak gibi derdim de yok. Bugüne kadar hiç bir konuda BELGESİZ konuşmadım.

Bazen BELGELERİ günümüzde KVKK (Kişisel Verileri Koruma Kanunu) nedeniyle yayınlayamıyoruz. Çünkü biz sanal medyanın aksine KANUNLARA tabiyiz! Bu nedenle herkes kendi mecrasında istediğini yazsın. Ama hakaret etmeden!

Neyse bu Antalyaspor mevzusunu kapatıp önemli gördüğüm diğer bir konuya geçmek istiyorum. Antalya’nın yaşayan ŞEHİR BELLEĞİ yok ediliyor. Farkında mısınız?

Önce bu kent-şehir hafızası konusunu bir açayım. Hiç şüphesiz ki şehir hafızası da bizim hafızamızdır, bizim geleceğimizdir. Bir şehrin hafızası yok olursa bizde yok oluruz!

Bir şehri güzel yapan özellik, ne süslü caddeleri, ne devasa binaları ne de mimarisidir. Şehirleri güzelleştiren en büyük özelliği o şehrin geçmişini bilen insanlardır.

Şehir hafızaları aynı zamanda o şehrin gelmiş geçmiş tüm yaşanmışlıklarına dair büyük bilgi kaynaklarıdır. Bunlara Antalya’dan bazı yaşan insanları örnek verebiliriz. Bir Hasan Subaşı, Hüseyin Çimrin ve Emin Altıner bu memleketin yaşayan BELLEKLERİDİR!

Tabi burada kaybettiğimiz belleklerimizde var. Mesela Antalya’nın ilk Mimarı rahmetli Tarık Akıltopu ve kısa bir süre önce kaybettiğimiz eski Belediye Başkanı Selahattin Tonguç.

Kaybettiklerimiz ile birçok BİLGİ de onlarla beraber toprak altına girdi. Bari yaşayan AYAKLI KÜTÜPHANE gibi olan Subaşı, Altıner ve Kent Tarihçisi Çimrin’e sahip çıkalım! Çünkü bu şehrin BELLEĞİ öyle kısa sürede oluşmuyor.

İnsan olmanın en büyük gereksinimlerinden biri de ŞEHİR aidiyet duygusunu beslemek. Ama Antalya’da maalesef bu gün geçtikçe kayboluyor. Hatta bilerek ve isteyerek yok ediliyor.

Son günlerde yaşanan RÜŞVET-YOLSUZLUK operasyonları nedeniyle özellikle Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde bir BÜROKRAT KAOSU yaşanıyor. Kimi ya İSTİFA ediyor, kimi zorla İSTİFA ettiriliyor. Kimi isteği ile kimi de ZORLA EMEKLİ ediliyor! Bunun tıpkısının aynısı maalesef Antalyaspor’da da yaşanıyor.

Bana göre bu yanlış. Bir şehrin ve kurumun HAFIZASI olan isimler bir yere kadar silinir.

Bir yere kadar yok edilir! Lakin gün gelir o insanlara ihtiyaç duyulduğunda vakit çok geç olur!

Hızla değişen şehir, insana eskiye ait olan her şeyin silindiğini ve bir devrin kapandığını düşündürtüyor maalesef. Şehirler, binalarıyla, kurumlarıyla, insanlarıyla bütün yaşamın hafızasının toplandığı bir mekandır.

Binalarla birlikte AYAKLI KÜTÜPHANE dediğimiz insanları yok ederseniz ŞEHRİN HAFIZASINI yok etmiş olursunuz. Bunu önleyecek olan ne siz ne de ben.

Siyaset bu HAFIZA KIYIMININ önüne geçmeli. Kıyama uğrayanlar mutlaka bir yerlerde değerlendirilmeli. Bakın ben bile bir çırpıda yaşayan BELLEK iki üç ismi sayabildim.

Yarın çok geç olacaktır. Bu insanların DEĞERİNİ kaybettikten sonra değil yaşarken bilelim. HAFIZA denilen şey BİLGİSAYAR hard diski değil. İstenilince maalesef geri gelmiyor!

Bugünlük bu kadar. Sağlıcakla kalın.

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }