Yıllardır hastalıklı bir bakış açısıyla sanki kendilerinin "marabası" gibi gördü emperyalist canavarlar bizi. 102 yıllık geçmişimize bakarak adeta kendi kendilerini kandırdılar ve bizim de hep karşılarında sürekli olarak süklüm püklüm duracağımızı zannettiler.
***
Oysaki binlerce yıllık devlet geleneğimizi unutmuşlardı. Elbet bir gün o devlet geleneğini hatırlatacak, onlara bizim "maraba" olmadığımızı haykıracak bir babayiğit çıkacaktı ki nitekim çıktı da...
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son dönemlerde özellikle diplomasi anlamında tam da o emperyalistlerin beğenmediği, istemediği ama anladıkları dili konuşmaya başladı. Örneğin önceki gün Ankara’ya gelen Almanya Başbakanı’na öyle bir ayar verdi ki...
***
Aslında ayar da değil resmen posta koydu. Hem öyle bir posta koydu ki gözümüzde layık oldukları yeri de öğretmiş oldu adeta. Daha dün koltuğa oturmuş diplomasiden bi haber olan, artisvari hareketlerle adeta bizim "ağamız" rolünü üstlenmeye kalkan Almanya Başbakanı Merz adeta dumura uğradı.
***
Aslında Türk milletinin adetlerinde misafire hürmet ve ikram vardır ama Merz ve beraberindeki bazı gazeteciler misafir olduğunu unutup haddini aşmaya kalkınca derslerini de aldılar.
***
Örneğin Merz'in İsrail terör örgütünün ateşkese rağmen hala katliamlarına devam etmesini kendini savunma hakkı olarak göstermeye çalışması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan "Hamas'ın elinde bombalar, nükleer silah yok ama İsrail'de var, İsrail bunları kullanarak dün Gazze'yi vurmuştur. Almanya olarak bunları görmüyor musunuz" ifadeleri tam bir soğuk duş etkisi yarattı Merz ve ekibinde.
***
Bu emperyalistler tam bir mart kedisi gibi. Hem bilmem ne yapacaklar hem de ağlayacaklar. Yok, öyle bir dünya!
***
Eskiden olsa belki istedikleri ve bekledikleri cevap bu olmazdı ama eskilerin devri çoktan bitti. Herhalde bu görüşmeden sonra daha net anlayacaklardır.
***
Hele hele bir gazetecinin Kopenhag kriterlerini hatırlatarak yolsuzlukları çarpıtarak soru sormaya kalkması üzerine Erdoğan okkalı cevabı yapıştırdı: "Sizde Kopenhag kriterleri varsa bizde de Ankara kriterleri var."
***
Mübarek sanki cevap yapıştırmadı soru soranı yamultup attı. Gerçekten merak ediyorum bu Kopenhag kriterleri denen üç beş satır yazıda "Hırsızları, yolsuzluk yapanları, milletin malını çalanları korumak gerek" diye bir bölüm var da bizim mi haberimiz yok.
***
Böyle bir kriter yoksa eğer bizde hırsızlıktan, yolsuzluktan, ihaleye fesat karıştırıp kamu kaynaklarını çalanlara gösterdikleri hassasiyeti yan komşuları olan Fransa'da eski Cumhurbaşkanı Sarkozy ile halihazırda Macron'ın en büyük rakibi olan Marina Le Pen için neden göstermediler? Göstermezler, gösteremezler çünkü amaçları kriter, hassasiyet, halkın parasının korunması falan değil. Tek amaçları var kendilerine hizmet edecek siyasi emir eri bulabilmek veya bulduklarını koruyup kollamak. Bizde o devir bitti bence başka kapı çalsınlar artık bu saatten sonra!