NE DEDİ ŞİMDİ BU?

Abone Ol

Eğitimcinin eğitimi, başlı başına bir konudur…

Nihayetinde geleceğimizi emanet ettiğimiz o ellerdir!

Biz, ne acı ki o ellerin mahareti bir kenara temizliğinden dahi emin olamıyoruz.

Haliyle eğitim ordusunun yetkin ve donanımlı olduğunu da söyleyemiyoruz.

Öyle eğitimciler var ki bir kale gibi kudretli, bazıları da var ki gecekondu gibi çarpık…

Dolayısıyla eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin bir başka tetikleyici unsuru da eğitimci profilindeki uçurumdur.

Ortalamayı yüksek bir yere çekmemiz gerek ama nasıl?

***

Dün, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde bir törene katıldım.

Öğretmen eğitiminde güncel gelişmeler hakkında uluslararası nitelikte bir sempozyum: ISNITE 2025 (International Symposium on New Issues in Teacher Education).

Düzenleyenler, Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Eğitim Fakültesi, Arena Eğitim Kurumları ve Journal of Teacher Education and Educators (JTEE)…

Kimler vardı?

BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, şehir dışı programı nedeniyle katılamadı…

Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar da konuklar arasındaydı…

Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu, BUÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Çepni, Arena Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Celal Arslan, Arena Eğitim Kurumları Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Feyyat Gökçe…

800 kişilik Orhangazi Salonu’nda eğitim yöneticileri yani müdürler, müdür yardımcıları ile öğretmenler vardı…

***

Uluslararası katılımlı ve 3 gün sürecek sempozyumun açılış töreninde programın düzenleyicileri ve Mustafa Bozbey konuştu.

Eğitime önem verdiğinin ve yüksek inşaat mühendisliğinin altını çizen Bozbey, yer yer kâğıttan yer yer harcıalem bir konuşma gerçekleştirdi. Karşısındaki kitleye uygun bir metin ve anlatı olduğunu söyleyemeyiz…

Mesela Bozbey, Howard Gardner’ın Çoklu Zekâ Kuramı’na atıfla ‘8 zekâ var hatta 9’u da var’ gibi bir şeyler söylediği esnada oturduğum koltuklarda kulak misafiri olduğum ifade şuydu:

‘Ne dedi şimdi bu!’

Haksız bir yorum sayılmazdı ki refere edilen fikrin altını dolduracak bir devam konuşması yapamadı… Kaldı ki eğitime ne açından önem verdiği de uygulamaları itibarıyla ayrı bir tartışma konusu…

Yine de eğitimcilerin fısıltılarında duyduğum ‘ne dedi şimdi bu’ yorumuna pek itibar yüklemiyorum! Çünkü kendilerine dönük bir eğitim programına gelmiş olmaktan sıkılan çok sayıda kişi vardı ki telefonların ekran ışıkları göz alıyordu.

Bazıları, talimatla gelmişliklerini hem sözlü hem de davranış olarak ortaya koyuyor hatta ‘burada ne işimiz var’ diyerek il müdürüne de verip veriştiriyorlardı…

Gölgede kimse duymadan konuşmak kolay! Dedim ya eğitimci profilleri arasında uçurum var diye, orası bunu müşahede etmeye yaradı.

***

Eğitim bir evre veya sürece sıkıştırılamaz. Hayat boyu sürmeli ve özellikle de eğitimci kendini sürekli zamanın ötesinde konuşlandırabilmeli.

Fakat yaklaşık 41 bin öğretmenin olduğu şehirde böyle bir sempozyuma gösterilen alakanın zayıf olmasından ziyade zoraki olması üzücü…

Eğitim camiasında bir farkındalık olduğunu İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu’nun şu sözleri ortaya koyuyor:

“Öğretmenlik mesleği her zamankinden daha fazla emek, koordinasyon ve liderlik gerektiriyor. Bizler öğretmenlerimizi yöneticilerimizin desteğiyle, şehrimizin sunduğu imkanlarla ve okul dışındaki öğrenme ortamlarının da katkısıyla güçlendirmek zorundayız. Çünkü her yıl karşımıza çıkan öğrenciler değişiyor; biz de anlatım yöntemlerimizi, yaklaşımlarımızı güncellemek durumundayız.”

Peki, üstlerdeki farkındalık astlarda var mı? Açıkçası pek de iyimser olamayacağım.

Her zaman olduğu gibi idealist azınlık yüksek sorumlulukla gayret ediyor, tembel yığının olduğu yerde kuru gürültü yapıyor…

Eğitimcinin eğitimine odaklanarak emek veren kurum ve kişiler ile kendine de karne verebilen eğitimcilere saygıyla…

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }