İLAHİ KUDRETİ HATIRLATANLAR

Abone Ol

İnsanoğlu değil midir ki var olduğu günden itibaren oturduğu mekânı ve kullandığı her şeyi estetik anlamda güzelleştiren. Dokunduğu her şeye bir karakter ve ruh katan. Özellikle tarihi yapılar üzerinde gördüğümüz sanatsal ifadeler ve estetik detaylar, o mekânlara karakter katarak onları unutulmaz kılar değil mi?

***

Kendinizi huzur ve sükûnete bırakarak tarihi bir yolculuğun içerisinde bulabileceğiniz o eşsiz mekânlardan biri ile yine sizlerleyim. Denizli’nin Baklan İlçesinde ki Boğaziçi Camisi bana göre dönemin ince ruhunun estetik dışavurumunu görebileceğiniz muhteşem bir yapı. Bildiğiniz, gördüğünüz camilerden oldukça farklı, Osmanlı Dönemi’nden kalan bu şirin camiyi diğerlerinden farklı kılan ise, rengarenk kalem işi süslemeleri. Kapıdan girdiğinizde kendinizi adeta bir sanat müzesine girmiş gibi hissediyorsunuz. Caminin duvarlarını; her biri farklı manalar içeren resim, minyatür ve motifler süslüyor. 1767 yılında yapıldığı tahmin edilen camiye, ahşap geometrik şekillerle bezeli bir kapıdan giriliyor. Adeta insanı büyüleyen, içini huzurla dolduran ve hatta zihinsel olarak yenilenmeyi sağlayan müthiş bir atmosfer inanın bana. Anadolu Selçuklu dönemi mimarisi ve süsleme sanatının izlerini taşıyan cami çeşitli ve renkli tasvirlerle süslenmiş tabandan tavana kadar panolarla ayrılan duvarları çiçekli bahçeleri andırıyor. Bu süslemeler arasında özelikle vazolardan çıkan çiçekler, hayat ağaçları, cami tasvirleri ve çeşitli sembolik motifler bulunuyor.

***

Konumuz olan bu tasvirlerden en çarpıcı olanı ise caminin sol duvarındaki üç ayrı panoda bulunun cennet, cehennem ve mizan terazisi betimlemeleri. Detaylandırmak gerekirse, yan yana üç panodan soldakinde; güneş, ay, makas ve bir çelenk ile mizan terazisi, ortadaki panoda; alevlerin fışkırdığı yedi katlı cehennem, kaynayan katran kazanı ve zehirli zakkum ağacı sağdaki panoda ise; en tepede tuba ağacı ve sancağı ile sekiz kapılı cennet çizimleri görülüyor. Bu betimlemelerden adaleti simgeleyen Mizan terazisi kıyamet günü, günah ve sevapların tartılacağına işaret ediyor olmalıdır. Cehennem tasvirinde de belirtildiği üzere üst üste yedi basamak/ kat bulunuyor bu da her kat bir üst kattan daha sıcak olacak şekilde yedi işkence derecesini betimliyor. Kazan tasviri ise insanoğlunun çekeceği azabı sembolize ediyor. Zehirli zakkum ağacı ise etkisinin kurutma ya da kaynatmayla kaybolmadığı bir ağaç olduğundan dolayı kanımca burada cehennemdeki günahkârların yiyeceği olarak tasvir edilmiştir. Cennet tasvirini değerlendirecek olursak, bilindiği üzere cennetin sekiz kapısı vardır ve kapılardan her biri namaz, sadaka, oruç, cihad, tövbe, sabır, itaat ve rahmet gibi İslam'ın temel yapı taşlarını sembolize eder. En üstte ise Tuba Ağacı betimlenmiştir. Tuba ya da Cennet Ağacı, kökleri gökte dalları yerde olan, meyvesinin hiç tükenmediği cennette var olduğuna inanılan, ender güzellikteki bir ağaçtır. Cennetin sağında İslam sancağı solunda ise ay ve güneşi sembolize eden asa kullanılmıştır.

***

Tarihin sayfalarını geriye çevirerek Türk süsleme sanatının mazisine göz atacak olursak, temelleri Orta Asya’ya dayanmakta olup, Türklerin tarih sahnesine çıktıkları ilk devirden günümüze kadar geçen zaman diliminde toplumdaki değişik inançların ve düşüncelerin etkisiyle farklı konuları içeren süsleme unsurlarını üretmişlerdir. Bildiğiniz üzere her hafta bu süsleme unsurlarının anlamlarını ve Türk kültüründeki yerini kısaca tanıtmaya çalışıyorum. Boğaziçi Camisi de tasvirleriyle birlikte emin olun ister istemez insana kâinattaki düzeni, intizamı ve bunun gerisindeki ilahi kudreti hatırlatıyor.

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }