Geçmişte evliliklerin uzun sürmesinin nedenlerinden biri zorluklar karşısında daha fazla dayanışma ihtiyacının var olmasıydı. Geleneksel yapının etkinliği, örf ve adetlere bağlılık, ekonomik güçsüzlükler nedeniyle oluşan çaresizlik duygusu, evliliği sorgulamanın önüne geçmekte, evlilik ilişkisi içerisindeki yanlışlar fark edilememekteydi. Günümüzde teknolojik araçların gelişmesi, kadınların ekonomik özgürlüklere sahip olmaları, insanların kendi kendine yetebilmesi ve dayanışma ihtiyacının azalması nedeniyle de boşanmalar ve gri boşanmalar artış göstermiştir.
Çocuk sayısının artmasıyla genişleyen aile, çocukların bağımsızlaşarak evden ayrılmasıyla tekrar küçülür. Bu döneme "boş yuva dönemi" denir ve bu süreçte ailede yeni bir evre başlar. Son çocuğun evden ayrılmasıyla birlikte çiftin çocuk yetiştirmeye yönelik sorumlulukları sona erer. Bu değişim, çiftlerin evlilik doyumunda azalmaya yol açabilir.
Kadın için temel rol olan çocuk bakımı tamamlanmışken, erkek daha çok kariyerine odaklanmaktadır. Çocukların yokluğu, çiftin birbirine yeniden odaklanmasını zorunlu kılar. Bu dönemde bazı çiftlerde boşanma oranları artmakta, bazı kadınlar ise iş hayatına atılarak kendi bireysel yaşamlarını yeniden şekillendirmektedir. Çocukların evden ayrılması, özellikle anneler için zorlayıcıdır.
Hayatını çocuklarına adamış, sosyal çevresi zayıf, kendine vakit ayırmamış, aşırı bağlı ya da bağımlı annelerde depresyon, üzüntü, boşluk hissi gibi duygular sık görülür. Öte yandan çalışmayan ebeveynler, çalışanlara göre boş yuva sendromunu daha yoğun yaşamaktadır. Bunun nedeni, zamanlarının daha büyük bir kısmını çocuklara ayırmalarıdır.
Çocuklara duyulan aşırı bağlılık ve çocukların ebeveynler arasındaki bağlayıcı rolü, boşanmayı uzun yıllar engelleyebilir, ancak çocuklar evden ayrıldığında durum farklılaşabilir. Bu nedenle çiftlerin çocuklar için mi bir arada bulunduklarını yoksa sevgi ve sadakat gibi duygularla mı birbirlerine bağlandıklarını sorgulamaları gerekir. Ayrıca bazen çocuklar boşanma veya iş kaybı nedeniyle tekrardan eve dönebilirler.
Bu çocuklar “bumerang çocuklar” olarak ifade edilmektedir. Çocukların eve dönmesinin olumlu yanları bulunmakla birlikte olumsuz tarafı da vardır. Genç yetişkin olan bu bireylerin özgürlükleri kısıtlanırken ebeveynlerin sorumluluğu artmaktadır. Artan ebeveyn sorumluluğu yeni bir krize işaret edebilir ve eşler arasında yeni problemleri doğurabilir. Ortaya çıkan yeni problemler gri boşanma konusunda risk faktörü olacaktır.
Erken yaşta gerçekleştirilen boşanmalarda çatışma ve uyum sorunları daha fazla ön plandayken, gri boşanmalar daha çok yaşam süresinin artması, sağlık problemleri, çocukların evden ayrılması sonucu oluşan boş yuva sendromu veya bağımsızlık hissi, ertelenmiş veya görmezden gelinen uyumsuzluklar nedeniyle görünür olmaktadır. Ayrıca toplumsal değişme de etkili olmaktadır.
Gri boşanmadan sonra yaşam seyrinde birtakım değişiklikler meydana gelmektedir. Gri boşanmadan sonra yalnızlaşan birey sosyo-ekonomik açıdan zarar görmekte, yoksulluk ve yalnızlık problemiyle baş başa kalmaktadır. Ayrıca sağlık durumu eskisine nazaran daha iyi olmayan yaşlılığa adım admış veya yaşlılığı ilerlemiş olan bireylerin paralel olarak fiziksel ve psikolojik sağlığı da zarar görebilmektedir. Erken yaştaki boşanmalar sosyal ve duygusal açıdan daha az yalnızlık riskine sahipken orta yaş ve üzeri boşanmalar daha yüksek yalnızlık riski doğurmaktadır.
Gri boşanma sonrasında ekonomik refahın kaybı, yoksullaşmanın artması, sosyal ilişkilerin zayıflaması ve izole bir hayat sürme, sağlık sorunlarının artması gibi sorunlar gri boşanma sonrası görülen sorulardan bazılarıdır. Olumlu tarafından bakılacak olursa gri boşanma, yanlış giden bir ilişkiyi sonlandırmak, huzurlu ve sakin bir hayat sürmek gibi sonuçları da doğurabilmektedir.