FACİANIN EŞİĞİNDE DÜŞÜNMEK…

Bursa’da geçen günlerde ‘ucuz atlatılan’ iki vaka meydana geldi.

Abone Ol

Birinde hafif ticari araç, metro alt geçidine daldı.

Diğerinde yeni bir sitenin istinat duvarı durduk yere çöktü.

Neyse ki facia potansiyeli yüksek her iki olay da can kaybı ve yaralanma olmaksızın sonuçlandı.

Ancak bu olayların, kent gündeminde bulduğu karşılık ‘3’üncü sayfa’ haberi olmanın ötesine geçemedi.

Oysa şehrin ilgili dinamikleri ‘verilmiş sadakamız varmış’ demenin ötesinde meydana gelen bu olayların nedenselliğini düşünüp tartışmalı!

***

İlk vakada Sanayi Caddesi’nde Mudanya’ya doğru seyir halindeki hafif ticari araç, lastiğinin patlaması sonrası sürücünün kontrolü kaybetmesiyle Bağlarbaşı-Esentepe Metro İstasyonu’nun alt geçidine girdi.

Neyse ki o anlarda alt geçit merdivenlerinde kimse yoktu! Aksi, feci bir neticeyle sonuçlanabilirdi. Ki orası günün her saati yoğun istasyonlardan biridir…

Olayın gerçekleşme şekline bakıldığında yalnızca bir ‘kaza’ değil bir ‘ihmal’ sonucu olduğu da görülebilir.

Haliyle konunun yetkin isimleri birtakım sorular yönetilmeli ve ilgilileri de bu sorulara yanıt üretmelidir.

Olayın üzerinden günler geçti fakat kimseden ses çıkmadı. Öyleyse biz soralım!

Hangi mühendislik ve mimarlık esaslarına göre metro alt geçitleri, yol kenarında trafiğin akış yönüne paralel ve girişi açık şekilde planlandı?

Mesela bu yapılar için ‘risk analiz raporu’ var mı? Varsa kim hazırlıyor? Kamuoyuna açık mı?

Metro istasyonlarının alt geçitlerinin etrafında benzer risk ve tehlikeler açısından alınması gereken önlemler mi yetersiz? Yani bariyerlerimiz ne alemde?

Gelin birlikte akıl yürütelim! Bu olayda bir can kaybı yaşansaydı facianın asıl sorumlusu kimdi?

Lastiği patlayan aracının kontrolünü kaybeden sürücü mü?

Karayolundan metro alt geçidine geçişi önleyemeyen, bariyerler yetersizliği dolayısıyla, Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) mü?

Metro alt geçit girişine benzer kazaları öngörerek bariyerleme yapmamış olan Burulaş mı?

Orada aşırı hızdan da benzer bir sonuç yaşanabilme ihtimalini düşünerek, Trafik Şube mi?

Elbette amacımız yargılama yapmak veya suçlu bulmak değil.

Gayemiz;‘ucuz atlattık’, ‘Allah korumuş’ demek yerine akılcı uygulamalarla kenti güvenli kılma yetkisini elinde tutanları uyarmak.

Burulaş’ın bu vaka sonrası harekete geçtiğini, benzer risk ve tehditleri azaltmak adına metro alt geçiş giriş ve çıkışlarına özel bir planlama yaptığını öğrendik. Umarız bir çözüm üretir.

Fakat geriye dönüp, ana yollar üzerinde yaşanan durak faciaları hatırlanırsa KGM’nin de Bursa’da önlemlerini artırması gerektiği görülebilir.

***

İkinci vaka, Nilüfer’in Kızılcıklı Mahallesi’ndeki Aspendos Evleri adlı bir sitede meydana geldi.

5-6 milyona daire satılan, 25-30 bin lira arası kiralık konutların olduğu sitede hemen havuz başındaki istinat duvarı, durduk yere çöktü.

Hava yağışlı değil deprem de olmamıştı! Ne oldu da yapılalı daha 4-5 yıl olmuş bu duvar çöktü?

Can kaybı ve yaralanma yaşanmaması büyük bir teselli olsa da bu olaya ilişkin de sorulması gereken sorular var.

Yıkıldığına göre imalat hatası olduğunu tartışmaya gerek yok! Ama sorumluluk açısından hata kimde?

İmalatı yapan işçi de mi, hesaplamasını yapan mühendiste mi? Yoksa müteahhitte mi?

Ruhsat verdiği yerde gerekli denetimi yapmadığı anlaşılan ilçe belediyesinde mi?

Ya da ilgili projede imalat hatası, sadece istinat duvarı mı?Orada mal sahibi veya kiracı olan vatandaş artık kendisini güvende hissedebilecek mi?

Bu vaka sonrasında ne gibi adımlar atılacak mesela?Yapı denetim firması ceza alacak mı? Müteahhit hakkında idari işlem başlatılacak mı?

Bir kez daha altını çizelim, amacımız suçlu aramak değil. Her yönden ihmal ve boş vermişliğin ürettiği çarpıklığı ortadan kaldıracak bir fikri cereyan oluşturmak…

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem’e sorduk.

“İstinat duvarları ruhsat projeleri içerisinde tasarım ve projelendirmesi yapılması gereken en önemli yapılardandır” diyen Erdem, şu ifadeleri kullandı:

“Tasarım ve projelendirmesi doğru yapılmalı yerinde de doğru uygulanması sağlanmalıdır. Ancak ne yazık ki istinat duvarı uygulamalarına gereken önem verilmemektedir.”

Bu vakadan gerekli derslerin çıkarılması gerektiğinin altını çizen Erdem, şöyle dedi:

“Elbette yıkılan istinat için gerekli tahkikat yapılmalı, hatanın neden kaynaklandığı teknik olarak belirlenmelidir. Ancak istinat duvarlarının projelendirmesi doğru olup uygulaması doğru yapılsa da yine gerekli ihtimamın gösterilmediği en önemli diğer bir konuda barbakanların yetersiz kalması drenaj sistemi ve dolgusunun teknik ve bilimsel olarak genelde doğru uygulanmıyor olmasıdır. Bu yıkılan istinadın yıkılma sebebi elbette gerekli incelemeler yapılarak belirlenmeli ve bu tür tehlikeli olayların bir daha gerçekleşmemesi için ders çıkarılıp gerekli önlemler uygulanmalıdır. Sevindirici olan çok tehlikeli olan bu istinat yıkılmasında can kaybı ve yaralanan vatandaşımızın olmamasıdır.”

***

Her iki vakada da can kaybı yaşanmamış olması teselli kaynağı olsa da kenti güvenli, yaşanabilir ve sürdürülebilir kılmak için bu olayları, ‘şans’ bağlamından çıkarıp ‘ders’ perspektifinde sorunlara çözüm üretecek adımların atılmasına vesile saymak gerekir.

Çünkü bugün ucuz atlatılan olaylar, yarın telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir.

Bursalılara saygıyla…

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }