Onları dinledi.
Gözlerindeki kararlılığı gördü.
İrkildi ama belli etmedi.
Sonra İslâm ülkeleri lideri konumunda olan TC.Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü.
Onu dinledi.
Erdoğan'ın da kararlılığını görünce bu defa ürktü.
Anladı ki kararları kesin.
Erdoğan:
"By.Trump!"
Diyerek söze başladı ve devam etti:
"Artık yeter, bıçak kemiğe dayandı, İsrail'i siz durdurmazsanız biz tüm Türk-İslam askeri güçleri olarak güç kullanacağız ve İsrail'i bu hafta içinde bir gece ansızın vuracağız"
"O zaman siz zorda kalacaksınız"
"Tüm İslam ülkelerini karşınıza aldığınızı artık görün"
"İsrail sizi de tehlikeye atıyor"
"Sizi de dünyadan kendileri gibi izole ediyor"
"İsrail'e verdiğiniz destek nedeniyle dünya size karşıda anormal tepkili, bunu tüm ülke meydanlarında protestolarda görüyorsunuz"
"Biz İsrail'e saldırmakta kararlıyız"
"Bu kez de İsrail'in yanında yer alırsanız o zaman siz aynı anda tüm İslam ülkelerine savaş açmış olursunuz"
"Öyle bir çılgınlığa başvurursanız dünyayı ateşe atarsınız"
"Bu durumda Rusya Doğu Avrupa ülkelerine saldırır"
"Çin Tayvan'a saldırır ve siz halkınıza İsrail'e verdiğiniz destek için büyük savaşa girdiğinizi anlatamazsınız"
"O nedenle by.Trump, İsrail'i bu hafta durdurun yoksa biz tüm İslam ülkelerini ve dünya başkentlerindeki Filistin'e destek veren halkların isteğini ve desteğini arkamıza alarak İsrail'i kesinlikle bir askeri harekât ile vuracağız"
"Bizim sabrımız tükendi, bunu o soykırımcı, katliamcı, cani Netanyahu'ya bu hafta buraya geldiğinde kendisine söyleyin"
"Zaman bitti ve bizim şakamız yok"
Ve Trump bu ikili görüşmede Erdoğan'dan bunları duyunca hem irkildi hem ürktü.
Erdoğan güçlü bir liderdi ve bugüne kadar ne dediyse onu yapmıştı.
Libya, Azerbaycan, Sudan, Somali, Kıbrıs, Irak ve Suriye'de ne dediyse onu yapmıştı.
Bu kararlı sözleri Erdoğan'dan duyunca yaşadığı hayal aleminden uyanan Trump, alelacele Netanyahu ile konuşup büyük bir savaşın çıkışını durdurmuş oldu.
Ve Katar'dan özür dilendi, Gazze de barışa "Evet" dendi.
İşte işin aslı bu...