Bozbey son derece haklı!

Abone Ol

Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin kasım ayı toplantısının ikinci oturumu dün gerçekleştirildi.

Bu köşeden duyurduğumuz üzere eski başkanlara makam aracı ve şoför tahsisine ilişkin teklif, meclisin tartışmalı başlıklarından biri olarak gündeme geldi.

Mustafa Bozbey tarafından önerilen ve komisyonda ‘ret’ yiyen teklif, Meclis’te de veto edildi.

Bozbey’in tutarsızlıklarla dolu yönetiminin bir örneği olarak kayda geçen bu teklif, aynı zamanda Bozbey’in nasıl bir idare yaklaşımında olduğunu da gözler önüne serdi.

Önergeye ilişkin eleştiriler sonrası Bozbey’in verdiği yanıt bunu gösterdi:

“Bir yerlerde konusu geçti. Dedik ki Meclis’e yazarız. Sadece bir öneriydi. Gündeme getirdik ama bir taraftan da araştırmasını yaptığımızda şu gerçek var, yasal olarak da mümkün görünmüyor. Zaten reddedildi.”

Yani önce önerge verilmiş sonra araştırma yapılmış!

Sizce bu işte bir terslik yok mu? Herhangi bir icraat öncesinde ‘uygunluğunu’ araştırıp sonra gündeme getirmek gerekmez mi?

Gerekir elbet! Fakat Bozbey, hep aynısını yapıyor. Önce vaat ediyor sonra ‘mümkün değilmiş’ deyip kararından cayıyor.

Daha ilk Meclis toplantısında suya yüzde 25 indirim yapıp, ardından sürekli Buski’nin mali durumundan yakınan Bozbey, ‘Buski’nin bu durumunu bilmiyorduk’ diyerek yaptığı zammı temize çekmeye çalışmıştı.

Yine Bozbey, otoparkları önce ücretsiz yapıp sonra da ‘vatandaş ücretli olsun istiyor’ diyerek geri adım atmasına mantıksal bir izah üretmeye çabalamıştı. O hangi vatandaş merak ediyoruz!

Liste, benzer örneklerle uzayıp gider… Önemli olan Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Bozbey tarafından keyfi ve raslantısal bir şekilde yönetildiğini anlamaktır!

***

Bozbey’in koltuğa oturduğu günlerde söylediği ‘Asfalttansa sanatı götürmeyi tercih ederim’ sözleri, Meclis üyelerince kendisine eleştirel bağlamda hatırlatıldı.

Bu yönetim tarzı, bilimsel olmadığı gibi realite ve rasyonaliteden de uzaktır!

Geçen süre zarfında icraat olarak elle tutulur hiçbir işe imza atmadığı yönünde eleştiriler yapılan Bozbey, “Neler yaptığımızı muhtarlar biliyor, halk biliyor” ifadelerini kullandı.

Ne garip değil mi? Muhtarların ve halkın bildiğini Meclis üyeleri bilmiyor!

Bozbey, sanatla ilgili sözünün arkasında olduğunu şu şekilde ifade etti:

“Bir yere eğitimi, kültür ve sanatı götürmezseniz oraya sadece asfaltı götürürsen o insanların değişimini sağlayamazsınız. Aynı inançtayım…”

Bozbey, son derece haklı!

Eğitimi, kültürü ve sanatı daha yaygın hale getirmeliyiz. Aynı kanaatteyim. Fakat hangi eğitim, hangi kültür ve hangi sanat?

Bozbey ile eğitim, kültür ve sanattan ne anladığımız noktasında ayrışıyoruz.

Bozbey idaresindeki Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bugüne kadar yaptığı etkinliklere baktığımızda ‘eğitim, kültür ve sanattan’ aynı şeyi anlamadığımız ortada.

Açıkçası ‘eğitim, kültür ve sanat’ adı altında yapılan işlere bakınca ‘sanki asfalt götürseydiniz daha iyiydi!’ denebilir.

Örnekleyelim mi?

Bozbey, göreve geldikten bir süre sonra Kent Meydanı’nı Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir heykeli ile zenginleştirdi.

Heykele karşı değilim. Sanatçısına büyük saygı duyuyorum. Atatürk’ün ne ismi ne resmi ne de heykeli beni rahatsız eder! Aksine moral olur…

Ancak gerçek boyutlarla yapıldığı söylenen o heykel, ‘fikirleri cüceleştirilmeye çalışılan’ Büyük Atatürk’ü gerçekte de halk gözünde cüceleştirmeye çalışmaktan ibarettir!

Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanlığı yapmış ve CHP’den dört dönem milletvekili seçilmiş Orhan Sarıbal’ın ‘Seyit Rıza’yı anması’ nasıl ki Atatürk’ün fikirlerinin sözüm ona temsilcilerince cüceleştirildiğini resmediyorsa bu heykel de öyle…

Sanat dediğiniz imgedir, metafordur, estetiktir, zevktir, matematiktir, mantıktır, plandır, stratejidir…

Açıkçası ben o heykelin önünden her defasında hicapla geçiyorum! Çünkü hiçbiri yok! ‘Atatürk’ü daha nasıl küçültebiliriz?’ konulu bir çalışma gibi duruyor… Bazı metrolardaki ‘kartondan tasvirlere’ hiç değinmiyorum!

Halka sanatı götürmek ise konu, Recep Altepe’nin Altıparmak Meydanı’na kazandırdığı ‘Yüzen Taşlar’ heykelini ziyaret edin, karşısına oturup o eserin anlattıklarını bir düşünün!

Bulamazsanız gelin ben size her yönüyle anlatayım!

Halka kültürü götürmek istiyorsanız Alinur Aktaş’ın hayata geçirdiği Bursa Mevlevihanesi’ni ziyaret edin. Bu toplumun köklerindeki tasavvuf kültürü ile karşılaşın ve Mevlevilik ile bir tanış olun…

Olamazsanız bana gelmenize gerek yok, herhangi bir Bursalıyı çevirin size ‘çileyi’ anlatsın!

Kısacası halka sanat götürülmeli ama götürülen şeyin sanat olup olmadığı konusu iyi düşünülmeli!

Mesela 5 milyon liradan fazlaya mal olan ‘İznik Türküsü’ ne oldu? Fazıl Say hangi turnesinde icra konusu etti?

***

Sanattan anlayan Bursalılara saygıyla…

{ "vars": { "account": "G-2WKLC3DMKW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }